☆3 AY ÖNCE
☆İlk 2 paragrafı bölüme geçmeden önce Gece'nin hayatıyla ilgili kısa bir özet gibi düşünebilirsiniz.
☆Zaman zaman geçmişten bölümler yayınlayarak olayları anlamanızı kolaylaştıracağım.
Bölüm Fotoğrafı: Gece Başaran
Hatay'da küçük bir köyde doğup büyüdüm. 5 yıl önce 16 yaşındayken annemin yeni bir evlilik yapması sonucu Ukrayna'da yaşayan babamın yanına gönderilmiştim. Annemle babam ben 5 yaşındayken boşanmışlardı. Babam yasadışı işler kovalayan baş belası bir tipmiş. Köyde herkesin yaka silktiği bir adammış. Sonunda büyük bir kuş vurup Odessa'ya taşınırken annemi boşamayı da ihmal etmemiş. Odessa'da namı büyük bir ailenin biricik damadı olmuş. Namı büyük dediysem de tabii ki iyi anlamda değil. Bir mafya liderinin biricik damadı olmuş. Babam ayda yılda bir arayıp halimi hatrımı sormaktan başka bir şey yapmazdı. Bir kere bile beni görmeye gelmemişti. O gelmese de sonuçta benim yolum ona çıkmıştı. Zorla Odessa'ya postalanmıştım. Başlarda babam beni kabul etmese de biricik eşinin -Anna'nın- ısrarlarıyla beni yanına kabul etmişti. Çünkü çocukları olmuyordu. Ben onlar için çocuk özlemlerini tatmin edecek bir oyuncak bebektim. Ergen bir bebek!
Odessa'ya geldiğim ilk gün beni havaalanından almaya bile Anna tek başına gelmişti. Daha doğrusu koruma ordusuyla gelmişti. Anna beni o gün gerçekten sıcak karşılamıştı. Ama insan yine de babası da gelsin istiyordu. Anna'nın türkçesi kötü de değildi, iyi de değildi. Sonuç olarak anlaşmamız için yeterliydi. Havaalanından çıkıp eve gittiğimizde odam gösterildi, ev tanıtıldı, evde çalışanlar tanıtıldı. Ama babam bir türlü tanıtılmadı. Çünkü evde bulunma ve beni karşılama zahmetine bile girmemişti. O günün akşamı eve geldiğinde ise kuru bir "Hoş geldin." dışında bir şey söylememişti. Ben dizlerim titreyerek ona bakarken o bana bakmamıştı, bile. "Yorgunum" deyip odasına çekilmişti. Anna onun adına benden özürler dilemişti. Hep babamı bana karşı iyi göstermeye çalıştı. Sevgisini belli etmez, sert görünür ama yumuşak kalplidir ve daha buna benzer nice savunmalar yapmıştı. Odessa'ya taşındığım günden itibaren bu şehri bana çekilebilir kılan tek kişi Anna olmuştu. Anna'dan sonra Uras'ı tanımıştım. Uras, benim hem en yakın arkadaşım, hem sevgilim oldu. Anna'nın babasının aile dostunun oğluydu. Uras'ta mafya bir babanın oğluydu. Böyle mafyatik ailelerde kendi istediğin insanla evlenemezdin. Aileye bir yabancıyı kolay kolay sokamazdın. Bu yüzden aile dostları arasında bağ kurulsun diye büyük davetler verilirdi. Bu büyük davetlerden birinde Uras ile tanışmıştım. Sonra da her şeyim olmuştu.
Evet, benim hikayem Hatay'dan Odessa'ya uzanıyordu. Bugün 21 yaşımın ilk günüydü. Anna benim için parti düzenlerken babam tüm huysuzluğu ile ortada geziniyordu. Yine işle ilgili bir şeylere sıkkın olmalıydı. Siyah triko elbisemin üzerine aynı renkte bir kaban giyerek fotoğraf makinemi alıp arka bahçeye çıktım. Bu güzel günde babamın huysuzluğunu çekemeyecektim. Bunun yerine en sevdiğim şeyi yaptım ve fotoğraf çekmeye başladım. Ağacı, kuşları, çimenleri ve bahçenin yüksek duvarını çektim. Evin yanındaki ön bahçeye çıkan patika yoldan Uras'ın geldiğini görünce elimdeki makineyi ona doğru çevirdim. Uras yanıma ulaşana kadar birçok doğal poz yakaladım. Bıkkın bir nefes verip elimdeki makineyi havada kaptı ve arkasına gizledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Yankı
General FictionYüzüme düşen bir tutam saç onun yumuşak dokunuşları arasında kulağımın arkasına yerleşti. Benden sakındığı şefkatini nasıl da özlemiştim. "Ben sana yaramam be kızım!" dedi, iç çekerek. "Yaramıştın." dedim, sertçe. "Sen bana yaramıştın." Gözlerim onu...