19- At Çiftliği

346 12 0
                                    

Kahvaltıyı bu sabah at çiftliğinde yapacaktık

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kahvaltıyı bu sabah at çiftliğinde yapacaktık. Yeşil ağaçlarla dolu uzun bir yolculuğun ardından sonunda çiftliğe gelebilmiştik. Emniyet kemerini çözüp arabadan indim. Etrafa heyecanla göz gezdirdim. Her yer yemyeşildi. Kocaman alanları kaplayan uzun uzun çitler önüm sıra uzayıp gidiyordu. Çitlerin ardında atların ahırları görülüyordu. Ahırların sağ tarafında küçük bir kulübe vardı.

"Hadi düş peşime."

Duyduğum sesle irkilirken Yankı'nın büyük adımlarına telaşla eşlik ettim. Çitlerin arasında kalan geniş kapıyı ittirip önden geçmem için beni bekledi. Ben geçtikten sonra arkamdan kapıyı kapattı.

"Burası masal gibi..." dedim, hayranlığımı belli ederek. Yankı, sadece gülümsemekle yetindi. Önce kulübeye doğru gittiğimizi fark edince homurdandım.

"Ama ahırlar bu tarafta." dedim.

Yankı, kulübenin tam önüne geldiğimizde durdu ve bana baktı.

"Güzel bir kahvaltı yapalım, tanışacaksınız." dedi.

"Peki." deyip çaresizce onunla birlikte kulübeye girdim.

"Yankı bey, hoş geldiniz. Siz de hoş geldiniz, hanımefendi." Genç bir adam bizi karşıladı.

"Hoş bulduk. Masa hazır mı, Melih?" diye sordu, Yankı.

"Hazır. Sizi verandaya alalım. Bu taraftan lütfen." İsminin Melih olduğunu öğrendiğim adam bize gideceğimiz yönü gösterdi.

Kulübenin arkasında kalan küçük verandaya çıktığımızda adeta gözlerim ışıldadı. Büyük bir gölün tam üzerindeydik. Verandanın korkuluklarına tutunup gördüğüm manzaraya gülümsedim. Biraz ileride gölün üzerine doğru uzayan ahşap bir iskele vardı. Sandalyenin zemine sürten sesini duyduğumda sol tarafıma döndüm. Melih, oturmam için sandalyemi çekmişti. Yankı ise çoktan karşı tarafa oturmuştu.

"Teşekkür ederim, Melih." deyip sandalyeye oturdum.

Melih, "Her şey masada. Semaveri de hemen getiriyorum." diyerek yanımızdan ayrıldı.

"Melih?" Yankı'nın sesi soru sorar gibiydi.

"Ne olmuş Melih'e?" dedim, aynı soru soran tavırla.

"Adamla 3 saniye önce tanıştın. Melih bey demen gerekmez mi?" Kaşları çatılmıştı.

Büyük bir kahkaha attım.

"Saçmalama, Yankı. Adam benim yaşıtım gibi görünüyor. Asla bey diyemem."

"Bana ilk tanıştığımızda bey diye hitap ettin, ama." Bey kelimesini özellikle bastırdı. Bu durum hoşuma gitmeye başlamıştı.

"Şimdi şöyle bir bakarsak sen pek benim yaşıtım gibi durmuyorsun, Yankıcığım." Yankı'nın ala boyanan yanaklarına gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Gece ve YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin