Yankı ile araziden ayrıldıktan sonra sahile inmiştik. Bir akasya ağacının altına oturup sırtımı ağacın gövdesine yaslamıştım. Yankı, bizim için kahve almaya gitmişti. Kahve dükkanı gözden uzak 4-5 km'lik mesafedeydi. Bu yüzden onunla gitmeyi reddedip kendi halimde bir süre olanları hazmetmek istemiştim. Gözlerimi yumduğum anda bir kız çocuğunun sesini işittim.
"Abla, balonum ağaca takıldı. Yardım eder misin?"
Gözlerimi açarak kıza baktım. Sonra gözlerimi yukarıya kaldırdım. Balonun ipi boyumun yetebileceği bir mesafede görünüyordu. Ayağa kalkıp parmak uçlarımda yükselerek ipi yakaladım. Balonu patlatmamaya özen gösterip yavaşça aşağıya çektim.
"Al, bakalım." deyip balonun ipini kıza uzattım.
"Teşekkür ederim, abla." Kız gülerek yanımdan geçmek üzereyken onu durdurdum.
"Bir dakika. İpi bileğine bağlayalım da bir daha kaçmasın." deyip ipi bileğini sıkmayacak şekilde kızın bileğine doladım.
"Annen baban neredeler?" Hızlıca etrafa göz gezdirdim.
"Üff..." Dudaklarını sıkıntıyla büzdü. "Yine kavga ediyorlar." dedi, parmağıyla arkamdaki bir noktayı göstererek.
Kızın gösterdiği yere doğru döndüğümde annesinin sırtı bana dönüktü. Ama babasının yüzü netti. Tekneyle açıldığımız gün bize bulaşan esmer adamın tam da kendisiydi. İstemsizce kaşlarım çatıldı. Bu güzel kızın babası bu adam mıydı?
"İstersen bir süre yanımda oturabilirsin. Onların çözeceği meseleler var, sanırım." dedim, kıza dönerek.
"Olur." deyip çiçekli pembe elbisesini tutarak ağacın dibine oturdu. Bende kızın yanına oturup bağdaş kurdum.
"Adın ne?" diye sordum, kolumu koluna hafifçe çarptırıp.
"Nehir." deyip gülümsedi. "Senin adın ne abla?"
"Gece." dedim, bende onun gibi gülümseyerek.
"İsmin güzelmiş." dediğinde bende "Seninki de çok güzelmiş." diye karşılık verdim.
"Kaç yaşındasın, Nehir." diye sordum, sessizlik oluşmasını istemediğim için.
"9 buçuk ama yakında 10 olacağım." dedi. Sonra beyninde bir ışık çakmış gibi gözleri parlayarak bana doğru baktı. "Doğum günüme gelmek ister misin?" diye ekledi.
"Annenin yeni tanıştığın bir yabancıyı kabul edeceğini zannetmiyorum, Nehir." deyip omzunu sıvazladım.
"Nehir!" Bir kadın sesi aramıza girerken tepemize dikilen kadına baktım. Simsiyah saçları, kapkara gözleri, bembeyaz bir teni vardı. Nehir, annesinin tam tersiydi. Sapsarı saçları, açık yeşil gözleri vardı.
"Merhaba." deyip ayağa kalktım. "Ben Gece." diyerek elimi kadına doğru uzattım.
"Ben Güneş." deyip gülümsedi. "Kızımla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Yankı
General FictionYüzüme düşen bir tutam saç onun yumuşak dokunuşları arasında kulağımın arkasına yerleşti. Benden sakındığı şefkatini nasıl da özlemiştim. "Ben sana yaramam be kızım!" dedi, iç çekerek. "Yaramıştın." dedim, sertçe. "Sen bana yaramıştın." Gözlerim onu...