5- Yıldız Mezarlığı

1K 41 9
                                    

Bölüm Fotoğrafı: "Gece ve Yankı" temsili

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Fotoğrafı: "Gece ve Yankı" temsili

Gökyüzü bugün öfkeli değildi. Karadeniz hırçın değildi. Bu şehir bugün mutluydu. Günlerdir kasvetli olan hava, bugün gülümsüyordu. Güneş ne üşütüyor ne de ısıtıyordu.

Odamdaki boy aynasının karşısına geçip görüntüme baktım. Üzerime saten sırt dekolteli askıları olan kırık beyaz renkte bir tulum giymiştim. Düğünde beyaz giyip rol çalmaya çalışan insanlardan bir farkım yoktu. Ancak beyaz rengi seviyordum ve kendime de yakıştırıyordum. Bu konunun üzerinde fazla düşünmeyerek parıltılı el çantamı yatağın üzerinden alıp odadan çıktım. Omuzlarıma düşen saçlarımı geriye savurarak merdivenlerden aşağıya indim.

Gözlerim merdivenlerin sonunda bekleyen Yankı'ya kilitlendi. Sırtı bana dönüktü. Siyah bir takım elbise giymişti. Topuk seslerimi duymuş olacak ki yavaşça bana doğru döndü. Gözleri gözlerime değdiği anda sanki organlarımı kalın bir urganla sıkı sıkı çekiştirdiler. Aramızda birkaç basamak kaldığında bir ayağını önündeki basamağa atarak elini bana doğru uzattı. Elini havada çok bekletmeden heyecanla tuttum. Basamakların kalan kısmını inmeme yardımcı olup elini elimden çekti. Kendini boşlukta hissetmiş olacak ki eli aynı hızla çıplak olan bel boşluğuma dokundu. Ufak bir titremenin ardından yüzümü ona doğru çevirdim.

"Teşekkür ederim." dedim, gülümseyerek.

"Kavalyeler bunun içindir." deyip gülümsedi. Tüm irademi darmadağın eden gülüşünün kıyılarına asılı kaldı, bakışlarım. "Herkes gitti. Aslı, seni bana emanet etti. Bu yüzden gözümün önünden kaybolmasan iyi edersin, küçük."

Bakışlarımı dudaklarının kıyılarından çekip gözlerine doğru kaldırdım. Bakışları dumanlıydı. Beni de dumanlandırdı. Zihnim, bedenim ve dudaklarım ona doğru çekiliyordu. Cennetteki yasak meyve o olmalıydı. Biz zıttık. Ben tecrübesizdim, o tecrübeliydi. Ben henüz bir tohumdum, o olgun bir meyveydi. Ben serpilecektim, o inzivaya çekilecekti.

"İyi misin?" Yankı'nın sesi aramızdaki dumanı kaldırdı.

"İyiyim." dedim, boğazımı temizleyerek. "Gidelim mi?"

"Gidelim." deyip belimdeki elini tenime iyice bastırdı. Ona ayak uydurup yürümeye başladım. Avucu tenimde yangınlar çıkarıyordu. Bunu yapmayı sonlandırmalıydı.

Pansiyondan çıktığımızda kapının önünde Semih ile karşılaştık. Yankı'nın belimi istila eden eli benden uzaklaşıp Semih'in omzuna kondu.

"Buralar sana emanet." deyip Semih'in omzunu sıkıp bıraktı. Semih başıyla Yankı'yı onaylayıp pansiyondan içeriye girdi.

Yankı cebinden bir araba anahtarı çıkarıp hemen önümüzde duran siyah renkteki 4×4'ün kapı kilidini açtı. Üşümeye başladığım anda kurtarıcım olup hemen benim önümdeki kapıyı açarak arabaya binmeme yardımcı oldu. Elimdeki çantayı kucağıma koyup saçlarımı yeniden arkama doğru savurdum ve koltukta rahat bir konum aldım. Bu sırada Yankı arabaya binmişti. Emniyet kemerini takarken bana da takmam için gözleriyle işarette bulundu. İtiraz etmeyip emniyet kemerimi taktım.

Gece ve YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin