27- Ben sana yaramam

466 27 6
                                    

Güneş, Yankı'yı ittirip kendini duvarın yanına kapı girişine attı. Yankı bir cevap bekliyordu. Ancak bir yandan da korkuyordu. Tam Güneş'in üzerine doğru hareketlenecekken beklediği cevabı aldı.

"Senin kızın değil. Üzgünüm, Yankı. Ama sen kimseye bir çocuk veremezsin. Kısırsın."

Yankı, birkaç adım gerileyip yüzünü ovuşturdu.

"Bu yüzden mi?" diye sordu, Güneş'e doğru bakarak. "Sana bir çocuk veremiyorum diye mi sevmedin, beni?"

"Lütfen git, Yankı." deyip ani bir hamleyle kapıyı yüzümüze kapattı, Güneş.

Yankı, kıpırdamıyordu. Yanına yaklaşıp yaklaşmamak arasında gidip geliyordum. Yankı, suratına kapanan kapıya bakmaktan vazgeçip ala boyanan gözlerinin yeşillerini bana doğru çevirdi. Ona koşup sarılmak istedim. Ama yapamadım.

Yankı, hareketlenip üzerime doğru geldiğinde derin bir nefes aldım. Bana sarılmasını umarken yanımdan öylece geçip gitti. Kısa bir şok anının ardından peşine düştüm. Ancak çoktan arabanın gazına yüklenip buradan ayrılmıştı.

1 AY SONRA

Yankı'yı en son Güneş ve Sedat'ın evinin kapısında görmüştüm. Pansiyona bir taksi yardımıyla döndüğümde Aslı, "Gitti, o." demişti.

"Nereye?" demiştim, korkuyla.

"Ben seni yarı yolda bırakmam dedin" diye geçirmiştim, içimden.

Aslı'ya beklenti içinde bakmıştım.

"Dönecek değil mi?" demiştim.

"Bilmiyorum, Gece. Güneş'i kaybettiği gün kadar berbat bir haldeydi. Ne oldu?" diye sormuştu.

Aslı'ya her şeyi anlattığımda o evi onların başlarına yıkmaya gitmesine zar zor engel olabilmiştim.

Aslı'ya her şeyi anlattığımda o evi onların başlarına yıkmaya gitmesine zar zor engel olabilmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şimdi ise Yankı olmadan bir ayı deviriyordum. Koca karadeniz onu teknesiyle birlikte benden uzaklara savurup götürmüştü. Birkaç kez denize açılmak istesem de hep vazgeçmiştim. Yankı'yı bulursam ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilmiyordum.

Yankı'nın olmadığı tatsız tuzsuz bir güne daha başlarken resepsiyonun boş olduğunu fark ettim. Terasa çıkıp etrafa göz gezdirdim. Aslı ortalarda yoktu. Mutfağa yöneldiğimde Aslan'ın elindeki tepsiyle çarpışmaktan son anda kurtuldum.

"Günaydın, Güno." deyip sırıttı, Aslan.

"Ne Günosu ya!" Surat buruşturdum.

"Ne diyeyim kız? Geco mu?" deyip bana aldırış etmeden elindeki siparişleri götürdü.

"Gece, kuzum." Aslı'nın sesi yan tarafımdan gelince dönüp ona sıkıca sarıldım.

"Döndü mü?" diye sordum, beklenti içinde.

Gece ve YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin