Seradaki gülleri özenle sularken kendi kendime gülümsedim. Dün yaşananlar gerçek miydi?
Allah'ım ne olur bu yaşananlar bir rüyaysa beni uyandırma...
Aslı ve babası bugünü birlikte geçirmek için sabahın ilk ışıklarıyla denize açılmışlardı. Yankı, onları baş başa bırakmak adına peşlerine düşmemişti. Ben ise kalbimde açan çiçekleri sulayamayacağım için çareyi seradaki çiçekleri sulamakta bulmuştum. Uras'tan sonsuza dek kurtulmuştum.
Yankı'ya her şeyi anlatmıştım.
Ukrayna'dan kaçışımı, babamın korkunç yüzünü ve Hatay'dan çıkıp savruluşumu...
Ben artık onun karşısında şeffaftım. Aramızdaki tüm imkansızlıklar kalkmıştı. Biz olmak adına en ufak ümidimiz varsa o ümide sıkıca tutunacaktım.
"Kargalar yemini yemeden burada ne yapıyorsun, deli kız?" Aslan'ın cümlesine gülümsedim.
"Uyku tutmadı. Sanki kalbim birazdan kanatlanıp göğüs kafesimden uçup gidecek." dedim, elimdeki şişeyi yere bırakıp.
"Ooo edebiyata girdiysek ben salatalarımı alıp kaçıyorum." dedi, Aslan.
"Aman gidersen git." dedim, arkasından serzenişte bulunarak.
Önümdeki küçük patika yoldan ilerleyip tahta platformun üzerindeki oturma alanına geçtim. Sabah gelirken yanımda getirdiğim dizüstü bilgisayarın ekranını kaldırıp koltuğa oturarak bilgisayarı kucağıma yerleştirdim. Üniversite sınavına başvurmak üzere siteye giriş yaptım. Kimliğimi gizlememe neden olan her şey ortadan kalkarken Anna'ya içimden bir kere daha teşekkür ettim.
"Sınava mı gireceksin?" Hemen arkamdan gelen ses Yankı'ya aitti. Başımı geriye atıp tepemde duran güzel yüze baktım. Bu sabah inanılmaz yakışıklı olabilir miydi?
"Evet." deyip gülümsedim. "Ben artık yaşıtlarım gibi yaşamak istiyorum. Bunu hak ediyorum."
Bir elini yanağıma uzatıp usulca sevdi. "Hak ediyorsun, yavrum."
Eğer mümkün olsaydı, yanağımı şu an onun avucuna gömerdim. Yanağımdaki elini yakalayıp onu yanıma doğru çekiştirdim. Koltuğun arkasından dolanıp yanıma oturdu. Ben bilgileri doldururken o da beni izliyordu. Bilgilerimi onaylar onaylamaz bilgisayarı kucağımdan kaptı. Ödeme sitesine girip başvuru ücretimi tek tuşla ödedi.
"Ben ödeyebilirdim. Bir maaşım var." dedim, muzipçe.
Bilgisayarın ekranını kapatıp öndeki sehpaya bıraktı. Bana dönüp sağ omzuma dökülen saçlarımı geriye ittirdi. "Maaşından keserim." dedi.
"Patron sensin." deyip ayaklandım. "İş beklemez. Ben resepsiyona bakayım."
"Dur." Ayağa kalkıp kolumu yakaladı. "Sevgi döndü. Şu an resepsiyonda zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Yankı
General FictionYüzüme düşen bir tutam saç onun yumuşak dokunuşları arasında kulağımın arkasına yerleşti. Benden sakındığı şefkatini nasıl da özlemiştim. "Ben sana yaramam be kızım!" dedi, iç çekerek. "Yaramıştın." dedim, sertçe. "Sen bana yaramıştın." Gözlerim onu...