Yankı gittikten kısa bir süre sonra eşyalarımı almak ve Melih'ten özür dilemek adına çiftliğe doğru yol aldım. Çiftliğe geldiğimde beni ilk fark eden kişi Alaz olmuştu. Taksiden indiğim anda koşarak boynuma sarıldı. Alaz'ı öpüp yere bıraktım.
"Ne yapıyorsun tek başına burada?" dedim, endişeyle.
"Melih abi çok mutsuz. Gel de bak." dediğinde beni eve doğru sürükledi. Evin kapısı sonuna kadar açıktı. İçeriye girdiğimizde Melih sürgülü olan açık bahçe kapısına şakağını dayamıştı. Sırtı bize dönüktü. Bizi hala fark etmemişti. Bomboş bir bahçeyi öylece donuk bir vaziyette izliyordu.
"Alazcığım..." dedim, fısıldayarak. "Sen odana git. Bizi bekle."
Alaz başını sallayıp parmak uçlarında odasına doğru ilerlerken bende Melih'e yaklaştım.
"Melih..." Omzuna hafifçe dokundum. Dokunuşumla birlikte bana doğru dönüp beni kollarıyla sarıp sarmalaması bir oldu.
"Gelmişsin." dedi, mırıltıyla. "İyi misin? Çok endişelendim. Çok merak ettim. Kafayı yemek üzereydim."
"İyiyim." dedim, kendimi nazikçe geri çekerek. "Bende seni merak ettim. Yankı'nın davranışı hoş değildi. Onun adına senden özür dilerim."
"Onu umursamıyorum, Gece. Benim için önemli olan senin mutluluğun. Sen mutluysan ben geride durmasını da bilirim." deyip ellerimi kavradı. "Sen mutlu, ben mutlu."
"Geride durmak ne demek? Sen benim arkadaşımsın. İkinizin yeri apayrı." dedim, kaşlarımı çatıp.
"Sorun da bu!" dedi, ellerimi bırakıp yüzünü ovuştururken. "Yankı haklı."
Başımdan aşağıya kaç kova sıcak su döküldü, sayamadım.
"O kadar haklı ki, sen artık bana haramsın. Sen onun elini tuttun, Gece. Sen onunsun. Benim için en ufak bir umut kırıntısı bırakmadın. Bu yüzden ben seni bırakıyorum." Sol eliyle yüzüme bakmadan kapıyı işaret etti. "Burada olmamalısın."
"Seni ümitlendirecek bir şey yaptıysam özür dilerim, Melih. Ben seni üzmek ya da kırmak istemedim." dedim, kendimin bile zor duyabildiği bir sesle.
"Eşyalarını Aslı aldı. Lütfen git, artık." dediğinde itiraz etmedim.
Evden dışarıya adım attığımda atların sesi beni ahırlara götürdü. Gece beni gördüğünde neredeyse ahırın kapısını kıracaktı. Boynuna sarılıp uzun uzun öptüm, onu.
Yankı haklı çıkmıştı. Melih beni seviyordu. Hep sevilme arzusuyla yanıp tutuşan ben şimdi neden mutsuzdum? Bir dost kaybetmiştim. Kalbim sızlıyordu.
"Ah, Gece. Ne yapacağım ben?" diye mırıldandım, alnımı onun kocaman suratına dayayarak.
"Evet Gece hanım şimdi ne yapacaksınız?" diye soran sesin sahibi Yankı'ydı. Arkamı döndüğümde burnum göğsüne çarpmak üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece ve Yankı
General FictionYüzüme düşen bir tutam saç onun yumuşak dokunuşları arasında kulağımın arkasına yerleşti. Benden sakındığı şefkatini nasıl da özlemiştim. "Ben sana yaramam be kızım!" dedi, iç çekerek. "Yaramıştın." dedim, sertçe. "Sen bana yaramıştın." Gözlerim onu...