30- Ben eksik bir adamım

392 29 11
                                    

Yankı'dan mümkün olan en uzak mesafeye göl kenarındaki iskeleye gelmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yankı'dan mümkün olan en uzak mesafeye göl kenarındaki iskeleye gelmiştim. Ancak onun fiziki yokluğu manevi yokluğunu benden uzaklaştıramamıştı. Yüzü, sesi, gözleri ve daha nicesi benimleydi. Zihnim anılarımızla dolup taşıyordu. Kalbim sıkışıyor. Ellerim titriyordu. Onu görmek bana hem iyi hem kötü gelmişti. Karmakarışıktım. Bana bir hiçmişim gibi davranıp sonra da böylesine her şeyiymişim gibi davranması yüreğimi darmaduman etmişti.

"Bıraktın mı gerçekten?"

Arkamdan gelen ses ona aitti. Tedirginlikle Yankı'ya doğru döndüm. Bakışları dengemi alt üst ederken destek almak için kalçalarımı iskelenin korkuluğuna dayadım.

"Ne istiyorsun benden?" diye sordum. Sesim hesap sorar gibi değildi. Daha çok bıkkın ve yorgun bir tonda sormuştum.

"İyi olmanı." dedi, net bir sesle. Yüzünde oldukça kısa süren hüzünlü bir geçiş oluşmuştu.

"İyiyim." dedim, ikiletmeden. İyi miydim gerçekten? Sorgulamak istemedim.

"Ben seni sevemem, Gece." Yavaşça ellerimi kavradığında direnmedim. "Ama seni yarı yolda da bırakmam. Seni korurum, dinlerim, anlarım. Hep yanında olurum." Derin bir iç çekip devam etti. "Seni sevmek bana hayat verir belki ama sana intihar olur. Ben seni kendi ellerimle nasıl öldürürüm?"

Yankı kızaran gözlerini benden kaçırdığında bir elimi elinden kurtarıp hızlıca onun çenesine götürdüm.

"Bana bak." dedim, sakin bir sesle. Bakışlarımız yeniden buluştu. "Sence böyle daha çok ölmüyor muyum?" diye sordum. Sesimde kırgınlık vardı.

"Ben seni severken her gün yeniden öleceksin be kızım!" Kollarımı nazikçe kavrayıp beni kendi bedenine adeta mühürledi. Yüzlerimizin arasındaki mesafe adeta yok gibiydi. O konuşurken nefesi dudaklarımı yalıyordu.

"Ben eksik bir adamım. Ne çocuklarının babası olabilirim ne de sana iyi bir eş olabilirim. Ben seninle gönül eğlendirmem. Bak, en başından söylüyorum. Ben sana kıymam. Kıyamam."

İçimden gelen bir dürtüyle sımsıkı boynuna sarıldım. "Bu yüzden miydi?" dedim, sitemli bir sesle. "Bu yüzden mi bana öyle davrandın?" Yankı sorumu yanıtlamazken kollarını tedirginlikle belime sardı. Ardından sıkıca beni kendi bedenine bastırdı.

"Yapma..." diye fısıldadı. "Bunu bana yapma..." Sesi inler gibiydi. Burnunu boynuma daldırıp derin bir nefes çekti.

"Neyi?" diye sorarken bende onun boynundan derin bir nefes çekmiştim.

"Benden uzak durman gerek. Senden uzak durmam gerek." dedi. Ancak söyleminin tam tersini yaparak beni mümkün olduğunca sıkı sıkı sarmaladı.

Boynuna dolanan kollarımı açıp avuçlarımı onun yanaklarına yerleştirdim. Onun bu masum ifadesine karşı tebessüm edemeden duramadım.

"Senden uzak durmayacağım, Yankı kaptan." dedim, emin bir sesle. Hiç beklemediğim bir şey yaptı. Bileklerimi yakalayıp avuç içlerime sayısız öpücük bıraktı. Bu kısacık anı zihnimin en güzel köşesine kaydettim.

"Ben seninle ne yapacağım?" dedi, yanaklarımı kavrayıp kocaman avuçlarında yanaklarımı yok ederken.

"Seveceksin." dedim, muzip bir ifadeyle.

"Yandım, Gece." dedi, ciddi bir ifadeye bürünerek. "Ben sana sevdalandım."

Yüzüme yayılan kocaman gülümseme eşliğinde konuştum.

"Ben de sana sevdalandım, Yankı."

Yanaklarımı sıkıca tutup dudaklarını dudaklarımın üzerine kapadı. Ellerimi nereye koyacağımı bilemeyerek onun göğsüne yerleştirdim. Dudaklarının dudaklarımı istila etmesine izin verdim. Eşsiz lezzeti dilime mayhoş nağmeler bırakırken onun karşısında eriyip gitmeme saniyeler kalmıştı. Bir anlığına dudaklarını dudaklarımdan koparıp gözlerime baktı. Yeniden dudaklarıma kapandığında öpücükleri daha nazik daha temkinliydi. Nefesi nefesim oldu. Zaman anlamını yitirirken aynı anda geri çekilip birbirimize baktık. Hissettiğim utançla yüzümü onun göğsüne gömdüm.

"Utanma..." dedi, bir eli yanağımı okşarken.

"Utanmadım. Burası çok güzelmiş." diye hızlı bir yalan savurdum. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Her an kendimi yere yapışmış bir vaziyette bulabilirdim.

"Yavrum..." diye fısıldadı, yanağını saçlarımın üzerine yaslarken. "Sen varsan ben varım. Artık bırakmam seni. Bırakamam."

Kıymam sana kıvamından bırakmam seni kıvamına dakikalar içinde gelen adamın bu çocuksu haline gülümsedim.

"Varım." dedim, yanağımı göğsüne iyice gömerek.

Beni sıkı sıkı sardı. Saçlarıma sayısız öpücük bıraktı. Bir küçük anın içinde kilitli kaldım. Heyecandan başım dönüyordu. Kalbim yerinden fırlayacak gibi olduğunda derin bir nefes almak için geri çekildim. Bu defa gerçek anlamda sendeledim. Yankı karşımda bir fırıldak gibi dönüyordu. Ellerimin terlediğini hissettim.

"Gece, iyi misin?" Yankı söylemiyle birlikte kollarımı yakaladı.

Kendimi bir kuş gibi yere bıraktığımda uzun bir çınlama sesi duydum ve hemen ardından kendimi derin bir sessizliğin içinde buldum.

☆Kalbinize dokunması ümidiyle...

☆Lütfen, yorumlarınızı ve beğenilerinizi esirgemeyin.

☆Sağlıkla kalın.

Gece ve YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin