1 Ay Sonra:
Laura'nın anlatımıyla;
Olabildiğince hızlı koşuyordum. Ormanın tüm oksijenini içime çekmek istercesine. Tabi tüm oksijeni içime alsam dahi fayda etmeyeceğini biliyordum. Çünkü tek alabildiğim koku, ormanın içindeki hayvanların kokusu... Koşuşturan sincapların ayak seslerini işitiyordum, toprağın altındaki solucanların kıpırdanmaları, bir daldan öbür dala uçan kuşların kanat çırpışları... İşittiğim tek sesler bunlar da değildi. Ormanın bitişinde şehre uzanan yolda yürüyen insanların kalp atış sesleri de buna dahildi. Artık yediğim yemeklerin tatlarını alamıyordum. Alabildiğim tek tat, kanın tadıydı. Demem o ki insan olan hayatımın sonuna gelmiştim bir ay önce ve şimdi ise bir vampir olarak yaşamımı sürdürmeye çalışıyordum. Tabi buna sürdürmek denilirse...
Ormanın içinde sebepsizce olan koşuşturmamı sonlandırarak eve doğru yönelmiştim. Diego beni vampire dönüştürmüştü. Üstelik bunu yaptıktan sonra da kaçmıştı. Vampir olarak gözümü açtığımda öldürmek istediğim ilk kişi Diego'ydu. Kararlarımı saygı duymadığı için ayrıca beni olmak istemediğim bir şeye dönüştürdüğü için onu öldürmek istemiştim. İlk üç haftam Diego'ya olan sinirim ve onu arama çabalarımla geçmişti. Onu bulamadığım için öfkem yerini kırgınlığa bırakmıştı. Böyle bir şeyi bana nasıl yapabilirdi? Sebepsiz yere değildi bu öfkem, kinim, sinirim ve kırgınlığım... Fikirlerime saygı duymadığı içindi. Bencilliğinden ötürüydü bu öfkem.
Vampir olmam sadece insan olan hayatımın son bulmasına neden olmuştu. Cadılığım, kurtkadınlığım ve görünmez olabilme özelliğim hâlâ devam ediyordu. Sadece bunlara bir yenisi daha eklenmişti. O da vampir oluşum. Hector'un benden korkması için bir neden daha eklemiştim üstüne. Beni öldürmek için bir sebebi daha olmuştu. Hangi Kral, kendinden üstün olup birçok güce sahip olan birisinin yaşamasına izin verirdi ki ayrıca?
Eve gelmiştim. Jake'in evine. Zeyna ile birlikte kalamazdım. O, insan olan hayatına kaldığı yerden devam ediyordu. Vampir olduğum için Zeyna ile aynı evde kalmak onun açısından ölüm ile burun buruna olmak gibi bir şey olacaktı. Tam kapıyı açacağım esnada kapı bir anda açılmıştı. Kafasında noel şapkası ve elinde çam ağacı süsleriyle karşımda duran Jake'i görmüştüm. Büyük bir sevinçle bana bakıyordu.
"Yardın için erken geleceğini biliyordum." demişti. Gözlerimi devirip yanından geçtim ve koridorda yürümeye başladım. Bugün Noel olduğunu dahi unutmuştum. Salonun önüne geldiğimde içeriye bakındım. Hector, Zeyna, Daniel ve Alexander vardı. Hector elinde bulunan şampanyayı bir anda patlatınca kapağı hızla bana doğru gelirken yüzüme çarpmadan son anda tutmuştum. Hector;
"Benim hatam." dediğinde kapağı ona atıp;
"Bir daha olmasın." diyip salondan çıktım ve koridora döndüm. Jake arkamdan sesleniyordu;
"Hadi ama Laura. Eğlenceli olacak. Lütfen biraz bizlerle takılmayı dene..." dediğinde Alexander'ın sesini duymuştum.
"Bana bırak." demişti Jake'e. Arkamdan gelen ayak seslerini duymuştum.
"Alex, konuşmak istemiyorum." diyip kendi odamın kapısını açmıştım. İçeriye girip tam kapatacağım anda ayağını kapının arasına koyarak kapanmasını engellemişti.
"Ama ben konuşmak istiyorum." dediğinde gözlerine baktım. Gerçekten de benimle konuşmaya kararlıydı. Gözlerimi devirerek;
"Pekala, geç!" diyip kapıyı açtım. İçeri girdiğinde kapıyı kapatmıştım. Koltuğun üstüne oturup sırtını dayayıp bana baktı ve birkaç saniye geçince hızla ayağa kalkmıştı. Kaşlarımı çatarak ne yaptığını anlamaya çalışır vaziyette kendisine bakıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARJİNAL: Uyumsuz
FantasyDiego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştür ayrıca vampirin krallığı onun elindedir. "Acımasız, merhametsiz, soğuk kanlı ve tabiri caizse yap...