Vampirlerin saldırısından sonra eve dönmeye karar vermiştim. Hector ise eve kadar eşlik etmişti. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Ama biraz tedirgin gibiydi. Diego'nun evine geldiğimizde tam zile basacaktım ki kapıyı Zeyna açmıştı.
"Geldiğini hissettim." demişti büyük bir sevinçle.
"Bu hissetmekten öte. Daha çok geldiğimi görür gibiydin." diyip yanından geçtim ve koridorda yürümeye başladım. Hector da beni takip ediyordu. Mutfaktan gelen kalabalık sesleri işitmiştim. Hector sessizce kendi kendine mırıldanmıştı;
"Galiba sabah sabah evde parti veriyorlar." demişti. Dediğine aldırış etmeden mutfağa girdim. Diego, Gabriel, Milton ve Letty kahvaltı masasında oturuyorlardı. Gabriel ve Milton 18 yaşında tek başlarına yaşayan ve Zeyna'nın barındaki vampir garsonlardı. Letty ise mutanttı. Diego'nun Letty'i eve davet etmesine şaşırmıştım açıkçası. Kahvaltı masasına hiç dokunulmamıştı. Muhtemelen benim gelmemi bekliyorlardı.
"Jake nerede?" diye sordum merakla. Konuşmasını kesip bana baktığında Jake arkamda bulunan kapıdan içeri girerek;
"Buradayım." dediğinde sesin geldiği yöne döndüm. "Ve buldum!" demişti büyük bir heyecanla. Kaşlarımı çatarak ona bakarken Zeyna da yanımıza gelip Jake'e sordu;
"Evet ne yapıyoruz?"
"Bilim insanları oluyoruz." dediğinde Hector gözlerini devirerek masaya otururken;
"Dalga geçiyor herhalde." demişti. Ben ise olan biteni kavramaya çalışıyordum. Bilim insanları oluyoruz da ne demek? Niye oluyoruz? Ayrıca bilim insanı olmak o kadar kolay mıydı?
Diego Hector'a bakmaya devam ederken sorusunu sordu; "Seni kim davet etti?"
"Laura." demişti Hector eline çatalı alıp Diego'yu umursamadan tabağındaki sosisi ağzına atmıştı. Ben kaşlarımı çatıp Hector'a döndüğümde Diego da bana bakmaya başlamıştı. Hector ağzındaki lokmasını yutarak konuşmasına devam etti: "Az önce hayatını kurtardım, herhalde borcunu basit bir kahvaltıyla ödeyebilir diye düşünmüştüm kardeşim!" demişti sondaki kelimesini bastırarak söylerken. Zeyna konuşmaya dalarak;
"Hayatını kurtardım da ne demek?" diye merakla sorduğu anda evin tüm camları bir anda içeriye doğru kırılarak tuzla buz olmuştu. Diego hızla yerinden kalkıp;
"Herkes yere yatsın!" diyip beni hızla mutfak tezgahının arkasına götürüp yere bırakmıştı. "Sen iyi misin?" Başımla onaylamıştım ama olayın şaşkınlığını yaşıyordum. Bu suikast bana mıydı? Az önceki vampir saldırısından sonra buna pek de şaşırmamam gerekirdi aslında. Diego yanımdan kalkıp pencerenin yanına gidip aşağıya baktığı anda Hector'a dönerek korkuyla konuşmuştu; "Avcılar!"
"Lanet olsun!" diyerek Hector yerden kalktı; "Hadi, herkes dışarı!" dediğinde Jake;
"Ne yani... Bu kadar kişi birkaç avcıyı halledemeyecek miyiz? Biriniz melezlerin Kralı, diğeriniz vampirlerin Kralı. Bizde de dünyanın en güçlü cadısı var. Birimiz mutant her ne kadar gücünün ne olduğunu bilmesem de işe yarar diye düşünüyorum. Ve siz kaçmamız gerektiğini mi söylüyorsunuz?"
"Biz avcılardan yıllardır kaçıyoruz. Kral olabiliriz lakin Kralların bile korktuğu bir düşmanı vardır. Çünkü sizi nasıl öldüreceklerini bilirler." dediğinde Letty;
"Konuşarak bu düşmanlığı sonlandıramaz mıyız?" demişti bir umutla.
"Onların amacı konuşmak değil, kötü vampirleri avlamak." demişti Diego. Jake korkuyla gözlerini açarak;
"Buna ben de dahil miyim?"
"Vampirleri de avlarlar. Üstelik önlerine kim çıkarsa affetmezler." demişti Hector. Zeyna'yı görmüştüm. Hızla okunu ve yayını alarak okunu yaya sabitleyerek gerdi ve pencerenin önüne geçip bir anda fırlatmıştı. Hızla yerden kalkıp camın önüne giderken Zeyna;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARJİNAL: Uyumsuz
FantasyDiego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştür ayrıca vampirin krallığı onun elindedir. "Acımasız, merhametsiz, soğuk kanlı ve tabiri caizse yap...