"Hepinize yeterli cevap olduğumu düşünüyorum. Aranızda başka öldürme fikri olanı var mı?" dediği anda hızımı kullanarak sağ elimle boğazına yapıştım ve sertçe duvara yaslayarak kurt gücümü de kullanıp biraz havaya kaldırmıştım.
"Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?"
"Konuşabiliriz..." demişti korkuyla.
"Seni dinleyeceğimi de nereden çıkardın?" diye sinirle bağırmıştım. Etrafımızdaki vampirler şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakıyorlardı. Boyun eğdikleri Kralları şu an avucumun içinde ve güçsüz durumdaydı.
"Laura, lütfen! Benim bir itibarım var. Hem bunu sana neden yaptığımı açıklamama izin ver!"
"Kendinden başkasını düşünmeyen bencilin teki olduğun için..."
"Kendimi düşünmüş olsaydım şu an yaşıyor olmazdın!"
"Beni ben yapan her şeyimi aldın benden. Önce kardeşin, sonra da sen..."
"Sen de kardeşimi almaya çalışmıştın benden... Laura izin ver açıklayayım." demişti zar zor konuşarak. "Beni sevdiğini, bana değer verdiğini biliyorum. Ama seni temin ederim ki sadece sana olan---" diyemeden sol elimi hızla kalbine daldırmıştım. Ama elime kalp gelmemişti, aslına bakarsanız kalbin yeri bomboştu. Sinirim yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Diego ise gözünden akan tek damla yaş ile bana bakıyordu.
"Ama bu..." demiştim elimi göğüs kafesinin içinde gezdirirken. "Bu nasıl olur?" dediğimde elimi hızla göğüs kafesinden çıkarıp sağ elimi de boğazından çektiğimde yere düşmüştü. Gözlerini yerden ayırıp kafasını bana doğru kaldırdı.
"İlk vampirim, ilk melezim. İlk olduğum için bir kalbim yok, duygularım, hislerim, acılarım yok... Sadece aklımı kullanabilirim. Bu yüzden ölümsüzüm, hiç kimse beni öldüremiyor. Ve bu yüzden ben bir Kral'ım." diyip diz çöktüğü yerden kalkarken diğer tüm vampirler bir anda yere diz çöküp başlarını da eğmişlerdi. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Şaşkınlığım tüm vücudumu ele geçirmişti. Peki ya bir kalbi olmuş olsaydı? Ya elimi göğsüne daldırdığım anda kalbi elimde olsaydı? O zaman ne yapacaktım? Kalbini yerinden söküp onu öldürecek miydim? Bunu yapabilecek miydim? Yoksa az önceki yaptığım şey onu sadece korkutmak mıydı?
Tabiki de ona bir zarar veremezdim. Sadece ona değil, ne kadar güçlü olursam olayım, ben canımı yakmayana birinin ölmesine sebep olamazdım. Beni bir vampire dönüştürmüş olsa bile, niyeti iyiydi. En azından ölmemi istemiyordu. Ama ne olursa olsun onu öylece de affedemezdim.
Diego benimle konuşmak için yüzüme baktığında göz göze gelmiştik. Üzgün ve yaptığım şeyden dolayı kırgın olduğunu görmüştüm. Aslında beni vampire dönüştürmesinin yanında benim ona yaptığım bir hiç sayılırdı.
Etrafımızda bulunan diğer vampirler hızlarını kullanarak bardan uzaklaşmışlardı. Diego hafif kekelercesine; "Az önce gerçekten beni öldürecek miydin?" diye sordu. İçimden 'tabiki de hayır' diye geçirmiş olsam da ona karşı kendimi zayıf gösteremezdim ve kinayeli ses tonumu takınarak;
"İlk melez olduğun için şanslısın yoksa çoktan ölü bir Kral olmuştun." diyip yanından gitmek için arkamı döndüğümde gözlerinden öfke akan Hector'u görmüştüm. Ne kadardır buradaydı? Konuşmaların ne kadarını duymuştu ve en önemlisi tepkisi ne olacaktı?
Hector tam bir şeyler demek için hazırlanmaya başladığı sırada Diego araya geçip;
"Kardeşim... Sen ne zamandır buradaydın?" diyerek Hector'a doğru bir kaç adım atmıştı. Sanki olacakları öncesinden sezmiş ve beni korumaya çalışıyor gibiydi. Hector sinirle konuşmuştu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARJİNAL: Uyumsuz
FantasyDiego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştür ayrıca vampirin krallığı onun elindedir. "Acımasız, merhametsiz, soğuk kanlı ve tabiri caizse yap...