"Plan nedir?" diye sordum. Jake Lucas'tan bir kadeh içki alıp yanımıza geldi ve;
"Ben sana söyleyeyim. Plan tam olarak şu..." diyip içkisini içti ve bardağı barmene uzatarak; "Ben bir koşu gidip bakıp geleceğim." dediğinde Tanya;
"İyi de ben size nasıl giyindiklerini, ne tür tipler olduğunu söyledim."
"Biz sana adamların tipini mi sorduk?" diye terslemişti Jake. Tam o sırada Diego gelip;
"Tam çıkıyordum ki aklıma bir şey geldi. Isabell de öldüğüne göre beni burada tutan herhangi bir şey kalmadı. Size veda etmeye gelmiştim." dediğinde elini Jake'e uzattı. Jake elini sıkıp;
"Her şey için teşekkürler. Laura'nın hayatını sana borçluyuz."
"Rica ederim." diyip elini Zeyna'ya uzattı.
"Öğrettiğin her şey için sana teşekkür ederiz Bay Anderson." dediğinde hafif tebessüm edip elini bana uzattığında;
"Bir konuda daha yardımına ihtiyacımız var."
"Anlamadım?" diyip elini geri çektiğinde Jake konuşmuştu.
"Güzelim beyefendi gitmek istiyor bırak gitsin."
"Karşımızdakiler ne bilmiyoruz. Sayıları da belli ki fazla. Tamam halledebiliriz buna inancım tam. Ama ne olduklarını bilmiyoruz ve öğrenmeliyiz."
"Siz galiba az önce denk geldiğim kişilerden bahsediyorsunuz. Siyah giyinen ve kendilerini birşey sanan kişilerden..." demişti Diego.
"Sen onları gördün mü?" diye sordum şaşkınlıkla.
"Evet konuştum. Bana Laura, Jake ve Zeyna'yı tanıyıp tanımadığımı sordu. Ben de tanımadığımı söyledim."
"Bize niye söylemedin bunu?"
"Sormadınız ki. Ayrıca bu kasabadaki tek Laura, Jake ve Zeyna siz misiniz?" diye terslemişti beni. Jake de;
"Adam haklı bayanlar, dağılın!" diyip barmenin yanına gittiğinde;
"Peki niye arıyorlar?"
"Onlar birkaç insandan ibaret. Ve anladığıma göre de planları sizi kaçırıp deney olarak kullanmak."
"Eğer insansa bunları biz de halledebiliriz." demişti Zeyna ve tam o sırada Diego'nun telefonu çalmıştı. Eliyle işaret parmağını gösterip yanımızdan uzaklaştığında dikkatle Diego'ya bakıyordum. Zeyna beni dürterek;"Halledebiliriz değil mi?" diye sormuştu. Başımla onu onu onayladığımda Diego yanıma gelip;
"Benim ufak bir işim var. Yarın sabah konuşuruz." diyip barın çıkışına doğru yöneldiğinde telefonum çalmıştı. Arayan Rose'du. Açtığımda;
"Laura akşam yemeği hazırladım. Eve gelebilir misin?"
"Tabii." diyip telefonu kapattım ve ayağa kalkıp; "Rose yemek için beni çağırıyor. O zaman yarın görüşürüz." diyip uzaklaşırken dans edenlerin arasından geçmeye çalışıyordum ki Laura yanıma gelip;
"Bir yere mi gidiyordun?" diye sorduğunda bardan çıkmıştım. Cevap vereceğim esnada karşımda arabaya yaslanmış Diego'yu görmüştüm. Elinde de sigarayla bana bakıyordu. Lucas Diego'yu gördüğü anda durmuştu. "Galiba Diego'yla gidiyordun?" dediğinde Diego yaslandığı yerden doğruldu, sigarası yarımdı ama yere atıp ayağıyla söndürerek arabanın kapısını açıp binmem için işaret etmişti. Şahsen o arabaya binmeyip yürümeye devam etsem Lucas yine peşimden gelirdi. En iyisi binmek diye düşünerekten arabaya binmiştim. Diego kapımı kapattı ve Lucas'a birşeyler diyip arabaya bindi. Arabayı çalıştırıp uzaklaşmıştık oradan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARJİNAL: Uyumsuz
FantasyDiego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştür ayrıca vampirin krallığı onun elindedir. "Acımasız, merhametsiz, soğuk kanlı ve tabiri caizse yap...