Katliam!

757 52 10
                                    

Laura'nın anlatımıyla;

Burnuma yoğun bir leş kokusu gelince ister istemez yüzümü buruşturmuştum. "Bu koku da neyin nesi böyle?" diye fısıldadım. Kurt olunca birşeyler değişiyordu. Tat, koku, duyu... Her şey olabildiğince hassaslaşıyordu. Jake bana anlamamış gözlerle bakarken içeriye birkaç adam girmişti. Oturduğum yerden kalktım. Aldığım kokuya göre bunlar vampirdi. Zeyna Diego'nun yanından ayrılıp bize doğru geldi;

"Hissedebiliyorum. İyi şeyler olmayacak." dediğinde gözüm Diego'ya takılmıştı. Barmene doğru dönmüş kapıdan giren adamlara da arkası dönük oturuyordu. Barmenden içki istemekle meşguldü. Adamlardan biri barın içinde bağırdı;

"Laura Blake?" Ağır adımlarla Jake'in yanından geçtim. Adama doğru ilerledim. Barın içi yavaş yavaş dolmak üzereydi. Hadi bakalım Laura. Sona yaklaşmışsın gibi hissediyorum. Umarım öyle değildir. James ve sevgilisi de ayağa kalkıp benim yanıma doğru geliyordu. Ve James adamlara dönüp;

"Niçin arıyordun?" diye sordu korumacı tavrıyla. Adamın biri Serina'yı gözüne kestirmişti. Vampir hızını kullanarak elini Serina'nın göğsüne daldırmıştı. Ve bir anda kalbini yerinden sökmüştü. Ben olanları ağzım açık bir şekilde korkuyla bakıyordum. Her şey kaşla göz arasında olmuştu. James'in bağırdığını duydum ama gözüm adamın elindeki Serina'nın kalbindeydi. 

"Öldürmek için. İşimiz bittiğine göre gidebiliriz." demişti elindeki kalbi yere atarak. Bir anda bütün vücuduma öfke hakim olmuştu. Barın içi tıklım tıklım vampirlerle doluyken dışarısının da bir o kadar kalabalık olduğunu farketmiştim. Az önce Serina'yı ben sanmışlardı ve benim yüzümden ölmüştü. Jake hızını kullanarak yanımda belirdi. Zeyna da diğer tarafımda durdu. James ise Serina'nın yanına gitmiş yere diz çökmüş ağlıyordu. Adamlar tam gidecekken arkamızdan Diego'nun sesi geldi;

"Öylece gidebileceğinizi mi sandınız?" Herkes bir anda durmuştu. Birbirlerine fısıldıyorlardı. Yavaşça sesin geldiği yöne doğru döndüm. Diego sırtı dönük içkisini yudumluyordu. Son yudumunu da alıp sertçe bardağı tezgaha koydu ve ayağa kalktı. Bize doğru dönmesiyle birlikte arkamdan yere diz çökme sesleri geliyordu. Diego yanımızdan geçip önümüzde durdu. Kafasını Serina ve James'in olduğu tarafa çevirdi, yüzünü buruşturdu. Ve elinde Serina'nın kanı olan adama döndü;

"Sen miydin?" diye sordu Serina'yı göstererek. Adam ayaktaydı, şaşırmıştı ve cevap veremedi. Hızını kullanarak elini adamın göğsüne soktu. Olanları korkuyla izlemeye devam ediyordum. Serina'nın bir suçu yoktu oysaki.  

"Sana sen miydin diye sordum!" diyerek bağırdı. Kalbini sökmemişti ama adamın kalbi Diego'nun avucunun içinde atıyordu. Adam korkuyla başını salladığında Diego kulağına doğru eğildi ve fısıldadı; "Yanlış kişiye bulaştın!" diyip adamın kalbini yerinden sökmüştü. Gözümden bir damla yaş aktı. Tepkisiz öylece bakıyordum. Neler olacak diye? 

Diego adamın kalbini ağzına götürüp bir ısırık aldı ve çiğnerken konuştu; "Hmm.. Güzelmiş..." dediğinde iğrenerek ona baktım. Diego ise diz çökmeyen adamlara göz gezdiriyordu, bir anda sinirlendi ve elindeki kalbi yere atıp ayakta korkuyla Diego'ya bakan beş adama baktı. Hızını kullanarak adamın birisinin kafasının gövdesinden ayırdığı esnada önüme bir adet kafa yuvarlanarak gelmişti. Adam hâlâ canlıydı yani kafası kopmasına rağmen gözleri hâlâ hareket ediyordu. Korkuyla gözlerimi kırpıştırırken Zeyna ve Jake'in birer adım gerilediklerini farketmiştim. Kafamı kaldırdığımda ise diz çökmeyen adamlardan eser kalmamıştı. Kiminin kolları kopmuştu, kiminin gövdesi ve ayakları ayrılmıştı, kiminin ise kalbi yerinden sökülmüştü. Diego'ya baktım, her yeri kan olmuştu. Cidden korkmuştum. Bu kadar cinayeti yani katliamı hiç gözlerimle görmemiştim ve görmek de istemezdim. En son Rose ve Tanya'nın ölümünü görmüştüm. Bu gün ise korkunç derecede yedi kişi gözümün önünde ölmüştü. Yutkundum. Serina da benim yüzümden ölmüştü. Diego bağırdı;

MARJİNAL: UyumsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin