Bardan çıkarken Diego arkamdan gelerek kolumu tutup kendisine doğru dönmemi sağlamıştı. Gözlerine bakıp konuşmasını bekledim.
"Lütfen beni affet." dediğinde boş gözlerle ona bakıyordum. "Kendimi düşündüm, kararlarına saygı duymadım. Benim hatam. Ama tek istediğim seninle başlamadan biten bir hikayem olsun istemedim." dediğinde kolumu bırakmıştı. Önce kolumu bırakan eline ardından gözlerine baktım ve hiçbir şey demeden arkamı dönüp yürümeye devam ederken bir anda durdum. O'na dönmeden konuştum;
"Sadece zaman ver." diyip yürümeye devam ederken Diego Alex'e;
"Bu beni terk etmediği anlamına geliyor. Değil mi?" dediğinde sırıtmıştım. İstemsiz olan bir şeydi. Engel olamamıştım. Alex bu sorusunu cevaplamıştı;
"Kesinlikle 'sana geri döneceğim' demekti." dediğinde sırıtmam gülümsememe neden olmuştu. Alex Diego ile ters düşmek istemiyordu. Zeyna'nın evine doğru yönelmiştim. Ağır adımlarla yürürken hızla birinin arkamdan geldiğini duymuştum. O kadar hızlı geliyordu ki... Ve büyük olasılıkla da gelen Hector'du. Yürümeye aynı tempoda devam ederken yaklaştığını işitmiştim. Tam arkama geldiği esnada hızla dönüp sağ elimle boğazını kavrayıp duvara sertçe yasladığım anda duvarın içine girmişti. Bunun Jake olduğunu fark edince;
"Jake?"
"Laura?"
"Neden saldıracakmışsın gibi koşuyordun?"
"Amacım oydu." dediği anda bir şey daha işitmiştim. Bir yay gerilmişti ve ok yaydan çıktığı anda hedefe doğru yani bana doğru gelmesini bekliyordum. Hafif başımı sola doğru çevirip yana doğru bakmıştım. Ok bana isabet edeceği esnada sol elimle de okun bana saplanmasından son anda kurtulmuştum. Elimle tuttuğum oku sinirle Jake'in sol omzuna saplamıştım. Acıyla bağırdığında; "Neden?" diye sormuştu.
"Merak etme, iyileşirsin!" diyip Jake'i bıraktığımda; "Sizin sorununuz ne?" diye sormuştum. Zeyna da yanıma gelirken Jake sol omzundan oku sağ eliyle saplandığı yerden çıkarttığında sorumu cevaplamıştı.
"Az önce Alex mesaj attı. Hector sana saldırmayı planlıyormuş. Sen de meydan okumuşsun. Hazırlıklı mısın diye deniyorduk." dediğinde yere diz çöküp; "Tanrım, bu acıttı." dediğinde Zeyna gelmişti.
"En ufak sesleri dahi algılaman muhtemelen melez olmandan kaynaklı." dediğinde Zeyna'ya bakmıştım.
"Gerçekten mi?" diye sordum. Zeyna bu soruyu Jake'e bakarak cevaplamıştı.
"Korunman lazım Laura! Değil mi?" diye sordu Jake'in onaylamasını istercesine.
"Ben kendimi koruyabilirim."
"Marjinal olabilirsin ama karşında seni bir anda öldürmek isteyen bir vampir Kral'ı var!" dediğinde bir şey dememiştim. "Hiç ciddiye almıyor musun bunu?"
"Hayır!" demiştim soğukkanlılıkla. Jake derin bir nefes alarak yerden kalkarken;
"Hep birlikte hareket ederiz."
"Hayır, ölebilirsiniz."
"Sen de öyle. Ölümsüz değilsin Laura. Ama onlar öyle."
.....
Saat 21:45
Barda son ses müzik ve sınırsız eğlence kaldığı yerden devam ediyordu. Sanki gündüz burada birkaç vampir olması ve bir vampirin ölmesi hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Doğru ya... Zaten vampirlere insan gözüyle dahi bakılmıyordu. Kimsenin vampirlerden de haberi yoktu. Haliyle ölmeleri de bir şeyi değiştirmiyordu normal olarak. Şarkılarla dans eden onlarca insan ve dürtülerimize sahip çıkmaya çalışan bizler. Kasaba tam anlamıyla lanetliydi ve bizler de kasabanın laneti ile lanetlenmiştik. Birçok insan anlamsız bir şekilde öldürülüyordu. Bilmedikleri onlarca şey varken bu olayı nasıl çözebilirlerdi ki? Çözebilirlerse eğer nasıl bunlarla başa çıkabileceklerdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARJİNAL: Uyumsuz
FantasyDiego Anderson vampirlerin başıdır. Safkan bir vampir olmasıyla birlikte aynı zamanda da bir melez ve binlerce yıl yaşayıp çok fazla olaylar görmüştür ayrıca vampirin krallığı onun elindedir. "Acımasız, merhametsiz, soğuk kanlı ve tabiri caizse yap...