Jake Öldü Mü?

670 53 39
                                    

Evvveettt Marjinal okuyucularım... Hepinize merhaba... Yeni bir bölümle geldim. Umarım beğenirsiniz. Hayalet okuyucu olmayın.

Lütfen vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Hepinize iyi okumalar...

.........

Laura'nın büyüsünden 3 gün sonra Pazar günü:

Diego'nun anlatımıyla;

"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Zeyna. Bardaydım ve gitmek için ayağa kalkmıştım. Mezarlıktan sonra Laura'yı kaybetmiştim. Bir anda gözümün önünden kaybolmuştu. Kasabada olduğuna emindim ama nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu. Ama az önce aklıma bir fikir gelmişti. Sonuçta artık eski Laura değildi. Belki de Rose'un evine gitmiştir. Oraya bakmak hiç aklıma gelmemişti.

"Aklıma birşey geldi onu yapacağım." diyip bardan çıktım. Sokakta yürüyordum. Bugün Jake'in doğum günü vardı ve Zeyna barda onun için sürpriz parti hazırlıyordu. Tanya'nın ölüm teorisini ikisi de reddediyordu. Ama Jake son zamanlarda sürekli dalgın ve sürekli bayılıyordu. Zeyna'ya Jake'in bugün her ne kadar öleceğini söylesem de bana inanmıyordu. 

Sokakta yürümeye devam ettim. Tam o sırada arkamdan koşuşturma sesi gelmişti. Ama arkama bakmamıştım. Çünkü aldığım kokuya göre bu Laura'nın köpeğiydi. Yürüyüş hizama gelince yavaşladı ve benimle birlikte yürümeye devam etti. Bir anda durdum ve o da durunca sıkıntıyla tuttuğum nefesimi vererek ona döndüm.

"Sen ciddi misin?" diye sordum köpeğe bakıp. Bir kere havlamıştı. "Yani ciddisin." diyip gözlerimi devirdim ve yürümeye devam ettim. O da yürüyünce kafamı ona çevirip; "Uzaklaş biraz. Köpekleri sevmem." diyip önüme döndüğümde iki kere havlamıştı. Durdum ve gülmeye başladım. Ona dönüp; "Hayır mı? Ne demek hayır? Köpeklerden hoşlanmıyorum. Sırf Laura'nın arkadaşısın diye sana birkaç gündür tahammül ediyorum. Eğer benimle geleceksen biraz uzakta dur!" dediğimde bir kere havlamıştı ve yürümeye devam ettim. O da arkamdan yürümeye başlamıştı. Az önce ciddi ciddi Laura'nın köpeğiyle tartışmaya girmiştim. Hem de bir KÖPEKLE!

Sokağın sonuna gelip sağa saptım. İlk ev Rose'un eviydi. Ama kapı açıktı. Tedirgin adımlarla yavaş yavaş merdivenleri çıktım ve kapının önünden içeriye bakındım. Laura yoktu ama bu ev olması gerektiğinden de fazla dağınıktı. İçeri girdiğimde Lucy de içeri girmişti. O üst kata çıkarken ben de salona bakınıyordum. Sehpalar devrilmiş, koltuklar yerinden oynamış, yastıklar yerdeydi. Mutfağa doğru ilerledim. Mutfağın da pek iç açıcı hali yoktu. Tabaklar, bardaklar hepsi yerdeydi. 

"Bu kız burada ne yapmış?" diye kendi kendime sorduğumda tam çıkmak için mutfak kapısına doğru dönmüştüm. Ve gördüğüm şeyle olduğum yerde sıçramıştım. Laura tam karşımda duruyordu. "Laura?" 

"Beni mi arıyordun?"

"Evet." dediğimde gülümsedi. Bu tepkisine şaşırmıştım. Gülümsemiş miydi o? "Laura sen misin?" diye sorduğum anda sinirle gözlerini kapattı. Derin bir nefes alıp iki elini de havaya kaldırdı ve beni ittiriyormuş gibi yaptığı anda hızla havalanıp mutfak camlarını kırarak bahçeye sertçe düşmüştüm. Acıdan yüzümü buruşturmuştum. Bu hamlesini beklemiyordum. "Anladım sen değilmişsin." diyip doğrulmaya çalışırken "Lanet olsun!" diyerek ayağa kalktım. Ellerimi silkerken mutfaktan havalanarak gelen Laura'yı görmüştüm. Bana doğru gelip yavaşça yere ayaklarını bastı. Ben ne yapacağını, ne diyeceğine odaklanmıştım. 

"Beni aramaktan vazgeç!" demişti.

"Laura bu sen değilsin. Bak sana zarar vermek istemiyorum---" diye başladığım cümleyi bitirememiştim. Sinirle bağırdı;

MARJİNAL: UyumsuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin