(29)

190 13 14
                                    

            (Medya: Mert Korkmaz)

               ( Volkanın anlatımı )

Daha sabah hastanedeyken gene buraya gelmiştik. Teyzem yaşadığı şoktan dolayı fenalaşıp, bayılmıştı. Annemler de olanları duydukları gibi hastaneye gelmiş ve tekrar sabah olduğu gibi cümbür cemahat hastanede toplanmıştık. Kimse Fatih'in yaşadığına inanamıyordu. Herkes şoktaydı, herkes ağlamaktaydı.

Fatih gene Burağı götürmüştü. Bu çocukla alıp veremediği neydi? Hâlâ tam olarak anlamış değilim doğrusu. 7 yıl önce biz Burağı kurtardığımızda bize yaşadığı hiçbir şeyi anlatmamıştı. Susmuştu. O kadar sorulara, bağırışlara rağmen susmuştu. Sanırım onu kurtarsak da değişen birşey olmayacaktı. Çünkü o hep susacaktı...

Selim: Herkes iyi mi? Sevim teyzenin birşeyi yok. Öyle değil mi?

Volkan: Onun birşeyi yok da senin var gibi.

Selim: Benim mi?

Mert: Selim mal ayağına yatma amına koyayım. Yalan söyleme lan bize. Fatih'le aranda ne var ne yok anlat da kurtul be abi.

Selim: Siz bunu nereden biliyorsunuz?

Can: Aha bunu dediğine göre kesin birşey var. Ne var lan aranızda? En başından herşeyi anlatıyorsun yoksa seni doğduğuna pişman ederim! Duydun mu beni?

Selim: Durun sakin olun. Evet Fatih'le aramda birşey geçti ama siz bunu nereden duydunuz?

Ozan: Başlatma şimdi nereden duyduğumuza! Fatih'le aranda ne var söyle. Ona yardım mı ediyorsun? Burak'la çarpıştın ama onu durdurmadın. Yoksa sende bu işin içinde misin?

Selim: Hayır, öyle birşey yok. Ben Burağın arkadaşıyım.

Kerim: Siktir ordan! Biz Burağın varını yoğunu biliriz ve o bize hiç senden bahsetmedi. Yalan söyleyip durma artık!

Selim: Doğruyu söylüyorum. Bana inanmıyorsanız Sevim teyzeye sorabilirsiniz. Dediğim gibi ben Burağın arkadaşıyım ama Burak benim yaşadığımı bilmiyor.

Mert: Ne demek yaşadığını bilmiyor? Dalga mı geçiyorsun lan sen bizimle!?

Selim: Bakın bundan 7-8 yıl önce Burağa gitmiştim. Hatta siz köydeydiniz o zaman yani ben burak'la evde tek kalacaktım. Eve gittiğimde yanında Fatih adında bir çocuk gördüm. Daha onu ilk gördüğümde birşeylerin ters gittiğini anlamıştım. Fatih sürekli Burağa sarılıyor, bildiğin onu taciz ediyordu. Hatta bir ara ona sevgilim diye seslenmişliği bile vardı.

Ozan: He o zaman polisi arayamadın yani?

Selim: Evet arayamadım. Fatih mutfağa, yemek yapmaya gittiğinde Burağa sürekli sordum. "Bu çocuk senden büyük", "onunla arkadaş olduğuna emin misin?" diye sorup durdum. Ama o beklediğim cevap yerine tam tersini söyledi. Yalan söylüyordu, çünkü her yalan söylediğinde o yalanın sebebine bakardı. Ve Burak bunları söylerken sürekli Fatih'e bakıp durdu.

Kerim: Sonra ne oldu?

Selim: Fatih bize yemek getirdi. Ben Fatih'in tabağını istemiştim. Benden pek haz etmemişti açıkçası, o yüzden yemeğime ilaç atmış olabilir diye düşündüm. Ama o kendince bana oyun oynamıştı. Benim bu hamleyi yapacağımı tahmin etmiş olsa gerek ondan aldığım tabağa ilaç atmıştı. Artık bana her ne yedirdi bilmiyorum ama kendimi kaybetmiştim resmen, tuvaletten çıkamıyordum. O ise bundan faydalanıp zorla Burağı öpmüştü.

Volkan: Orospu çocuğu!

Selim: Mutfaktan bir bardak aldım ve Fatih'in kafasında patlattım. Belki bu şekilde Burağı kurtarabilirdim. Ama Fatih buna izin vermedi ve gözlerimin önünde annemle babamı öldürdü. Daha sonrasında da beni bayılttı ve ailemle beraber beni uçurumdan aşağı attı.

Mert: Sen nasıl kurtuldun peki?

Selim: Uyandığımda hastanedeydim. Hemşirenin söylediğine göre yaşlı bir adam beni bulmuş ve hastaneye getirmişti. Zaten o günden sonra da Burağa asla ulaşamadım.

Can: O gün...Fatih sana herhangi birşey söyledi mi?

                      ( Flashback )

Fatih: Seni sevmedim ve hiçbir zaman sevmeyeceğim!

Selim: Ne diyorsun?

Fatih: Sen fazlalıksın ve her zaman fazlalık olarak kalacaksın. Duydun mu beni! Aynı annen gibi pisliğin tekisin sen!

Selim: N-ne?

                  ( Flashback and )

Selim: Hayır. Bana hiçbirşey söylemedi.
.
.
.

                ( Burağın anlatımı )

Fatih: Burak
Hadi uyan sevgilim
Sana büyük bir sürprizle geldim.

Gözlerimi açtığımda kapkaranlık bir odadaydım. Ben en son çatıdan atlamıştım. Şu an hâlâ hayatta mıydım? Fatih'in aniden ışıkları açmasıyla küfür etmiştim.

- Amına koyayım.

Fatih: Bana küfür etmen hiç hoş değil Burak.

Kendime gelip komadinde duran saate baktığımda gecenin 1'i olduğunu görmüştüm.

- Gece gece seni deli mi dürttü? Ne diye beni uyandırıyorsun!?

Fatih: Ah doğru senin uykudan uyandırılmayı sevmediğini unutmuşum sevgilim.

- Bak bunu nereden bildiğini sorgulamayacağım ama lütfen beni rahat bırak Fatih.

Fatih: Ama sana çok önemli birşey söyleyeceğim.

- Ne söyleyeceksen söyle de rahat bırak beni.

Fatih: Söylüyorum hazır mısın?

- Fatih ne söyleyeceksen söyle sinirlendirme beni!

Fatih: Oow sen bana kızdın mı? Uykudan yeni kalkmış, kızgın bir Burak favorim ama en güzeli hangisi biliyor musun?

- Hangisi?

Fatih: Korkudan dolayı karşımda kıvranan Burak. O hâlini gördükçe ahh kendimi kaybediyorum.

- Fatih cidden siktir git bak iyice sinir oluyorum! Beni delirtmeye çalışıyorsun öyle değil mi? Kafayı kırıp kendimi kaybetmemi istiyorsun. Rica ediyorum fantezilerini başkasına uygula. Yoksa sinirden deliye döneceğim.

Fatih: Gitsem bile dönüp dolaşıp senin yanına gelirim sevgilim. Şimdi hazırsan yavaştan konuya giriyorum. Hatırlıyor musun? Bundan 7 yıl önce geri geleceğimi ve seni yanıma alıp evleneceğimizi söylemiştim.

- Evet hatırlıyorum.

Fatih: O zaman bu büyük sürpriz için ayağa kalkar mısın?

Oflayarak ayağa kalktığımda onun gene ne gibi bir saçmalık yapacağını düşünüyordum. Sonuçta Fatih'ti bu. Aklına ne gelirse yapıyordu. Bir süre gülümseyerek bana bakmış ve yanıma gelip önümde diz çökmüştü. Bir dakika, şaka mı yapıyordu bu? Lütfen aklımdaki şeyi yapma Fatih! Gülümsemesi artık büyük bir sırıtmaya dönerken cebinden bir kutu çıkardı ve kapağını açtı.

Fatih: Benimle evlenir misin sevgilim?

Ben tam hayır diyecekken, o asıl sürprizi en sona bırakmıştı belliki.

Fatih: Ya da oğlum mu demeliyim?

KATLİAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin