(18)

210 16 3
                                    

(geçmiş)

- O öldü mü?

Selim: Altı üstü kafasında bardak patlattım öldüğünü sanmıyorum. Birkaç dakikaya kendine gelir.

- Şimdi ne yapacağız?

Selim: Yapılacak tek birşey var. Buradan çıkacak ve polise gideceğiz. O sana zorla dokundu. Seni istemediğin birşeye zorladı. Bizde polislere herşeyi anlatıp ondan kurtulacağız.

Bunu söyler söylemez kolumdan tutup beni kapıya sürükledi. Kapıyı açmaya çalıştığında küfür etmişti. Tahmin edileceği gibi kapı kilitliydi. Arkamı döndüğümde korkuyla Selim'i dürttüm.

- S-selim, Fatih yok.

Selim: Ne demek yok? Zombi mi bu amına koyayım iki dakikada canlanıp toz olmuş.

Gözlerimle etrafı tarıyor kaçacak bir yer arıyordum.

- Mutfaktaki kapıdan bahçeye çıkabiliriz.

Mutfağa girdiğimde elinde bıçakla bizi bekleyen Fatih'i görmeyi beklemiyordum tabi.

Fatih: Mutfak kapısından bahçeye çıkmak mı? Zekice bir hareket. Ama karşında benim gibi biri varken bu biraz imkânsız.

- Bizden ne istiyorsun?

Fatih: Maalesef yanlış soru. Ben hemen düzelteyim. Sizden değil, senden ne istiyorum? Bir düşünecek olursam ben direk seni istiyorum.

- O istediğin asla olmayacak!

Fatih: Öyle mi? Peki buna kim engel olacak? Bana karşı hiçbir gücü olmayan sen mi yoksa daha kendinde bile olmayan Selim mi? Sahi Selim demişken o nerede?

Bunu demesiyle hızla arkama baktım. Selim ortalıkta yoktu. Üst kattan gelen sifon sesiyle kısa bir süre Fatihle bakışmış ardından koşarak mutfaktan çıkmıştım.

Fatih: Buraya gel sevgilim.

Salona geldiğimde önüme çıkan koltuğun üzerine basıp merdivenlere atladım. Merdivenleri çıktıkça gelen öğürme sesi Selim'in ne hâlde olduğunu anlatmaya yetiyordu. Tuvalete koşmaya başladığımda Fatih kolumu tutup beni kendine çekti.

Fatih: Yeter artık bu iş çok uzadı.

Cebinden çıkardığı mendili burnuma bastırıp beni duvarla yasladı. Nefes almamak için direniyor, kurtulmaya çalışıyordum. Tuvaletten gelen öğürme sesleri kesilmiş etraf ölüm sessizliğine bürünmüştü. Nefessiz kalmaya başlarken ağırlaşan gözlerimle Fatihe baktım. Her zaman olduğu gibi yine sırıtıyordu. Onun kazanmasına izin veremezdim. Bütün gücümle Fatih'i itip yüzüne kafa attım. Acıyla burnunu tutup geriye gitmişti. Beni bırakmasını fırsata çevirerek koşarak tuvalete gittim.

- Selim!

Selim hiç hakaret etmeden yerde yatıyordu. Hızla yanına gidip yere oturdum ve kafasını dizlerime koydum.

- Selim iyi misin? Acil uyanman lazım. Bak yanına geldim. Gözlerini aç Selim!

Saçlarımdan tutulup yere fırlatılmamla çığlık atmıştım. Fatih Selim'in saçlarını çekip elindeki bıçağı boğazına dayadı.

Fatih: Arkadaşın da çok dayanıksız çıktı. Böylelerine ne yapılır bilirsin.

Hızla yerden kalkıp Fatih'in üstüne atladım.

- Bırak onu!

Fatih: Sen buna karışma Burak.

Biz boğuşurken aniden zil çalmış, ikimizde olduğumuz yerde kalmıştık.

Fatih: Hay amına koyayım birde zili eksikti.

Fatih hızla ayağa kalktı ve kapıya ilerledi.

Fatih: Eğer kimseye zarar gelsin istemiyorsan uslu dur ve beni bekle sevgilim.

Beni Selim'le bırakarak aşağı kata inmişti

KATLİAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin