KATLİAM

(44)

(Burağın anlatımı)
Selim'in gitmesi üzerine kendimi banyoya atmıştım. Aynanın arkasına bakmamı söylemişti. Kağıdı oraya koymuş olmalı. Aynanın arkasını kurcaladım. En sonunda kağıdı bulmuştum. Sakin ve hızlı bir şekilde kağıdı açtım ve okumaya başladım.

Burak bu kağıdı okuyorsan bizim ilk verdiğimiz kağıdı bulmuş ve dediklerimizi yapmaya başlamış olmalısın. Biliyoruz senin için çok zor. Ama bunu yapmak zorundasın. Oradan kaçmanın başka yolu yok. Eğer seni çok zor duruma sokar yada bir davranışta bulunursa hemen Selime haber ver. Gelip sana yardım edecektir. Biz Fatih hakkında birşeyler bulmak amacı ile onun eski evine gittik. Senin doğum gününden sonra yanımıza taşınmıştı. O eve gittik ama evde bir kız yaşıyordu. Sıla sinirlerine hakim olamayıp eve daldı. Ve gizli bir oda bulduk. Duvarın arkasında! Içeride duvara zincirlenmiş iki ceset vardı. Bunu Fatihle beraber yaptığını biliyoruz. Bu olaylara neden sustun yada susmak zorunda kaldın bilmiyoruz ama hepsini bize teker teker anlatacaksın ama önce seni oradan kurtarmamız gerek. Polisler cesedi gördü. Evi araştırabilmek maksadı ile evde yaşayan kızı tutuklattık ama çok zamanımız yok. Selim birdahaki gelişinde sana yaptığımız şeylerle alakalı bilgiler verecek. Sende aynı şekilde Fatih hakkında yeni şeyler öğren ve bize bildir. Sakın Kendi başına oradan kaçmaya kalkma. Yoksa seni biz bile bulamayız.

Sevgilerle Ozan.!.....

( Selimlerden devam)

(Yazarın anlatımı)
Selim arabayı evin önüne park etti ve arabadan indi. O sırada dışarıda oturan Ozanları gördü ve yanlarına gitti.
Selim: Eee ne oldu? Evi araştırdınız mı?
Kerim: Polisler izin vermedi. Ceset olduğu için araştırma yapmaları gerekiyormuş. Olay yeri inceleme ekipleri gelecekmiş.
Selim: Olum o kadar kızı tutuklattık saçmalamayın. Herşeyi yaşamışız iki polis mi durdurcak bizi!
Mert: Içeri nasıl girmeyi düşünüyorsun abicim. Söyle hemen yapalım.
Sıla: O işi bana bırakın. Siz sadece polisleri oyalayın yeter.
Volkan: Sevgilim yardım etmek istemen çok güzel ama bu biraz fazla riskli değil mi?
Sıla: Risk benim göbek adım. Şimdi gelelim şu ev meselesine....
Sıla polislerin çantasında bulduğu eldivenleri eline geçirmeye başladı. Kimse ne yaptığını çözememişti.
Sıla: Neye bakıyorsunuz? Hadi polisleri oyalayın ben eve giricem.

Herkes kafasını sallayarak polislerin yanına gitti.
Can: Polis bey birşey sorabilir miyim?
Polis: Tabiki...
Can: Evlerde böyle gizli odalar oluyor mu?
Onlar polisleri oyalarken Sıla da gizlice eve girmişti. Teker teker odalara girmeye başladı. Bu sefer daha ayrıntılı bakacaktı...
Polis: Beyefendi boş işlerinizle bizi meşgul etmeyin lütfen!
Mert: Aaa şey polis bey Miray ne olacak?
Polis: Miray kim?
Mert: Az önce tutuklandığınız kız.
Sıla heryeri karıştırıyor ama hiçbirşey bulamıyordu. Üst katı komple aramıştı , alt katta ise tek bir yer kalmıştı cesetlerin bulunduğu oda.....
Polis: Onu siz tutuklattınız birde bana ne olacağını mı soruyorsunuz?
Mert: Ama polis bey kız çok güzel yani şimdi olurda sevgili olursak hesabını sormaz mı?
Polis: Niye olsun ulan. Sen hem kızı tutuklat hemde sevgili olma hayali kur. Ben o kız olsam asla sana bakmam.
Kerim: heh polis bey ağzınızı yiyeyim. Anlatıyoruz ama anlamıyor bu salak.
Polis: O nasıl laf lan öyle tövbe tövbe. Hadi dağılın artık olay yeri inceleme ekipleri geldi!

Sıla iki cesedide iyice inceliyordu. Odaya bakmıştı ama birşey bulamadı. Çömeldiği yerden kalktı ve ne yapacağını düşünmeye başladı. Tavandan kafasına damlayan suyla gözlerini yukarı çevirdi. Tavanda bir kağıt parçası vardı. Ne olduğunu merak etmişti. Kafeslerin üstüne çıktı ama boyu ermedi. Hemen mutfağa koştu ve bir sandalye alarak üstüne çıktı. Gene kağıdı alamamıştı. Son çare olarak birşeyler fırlatmayı düşündü. Ama etrafta hiçbirşey yoktu. Yerde bulduğu iki dal parçasını aldı ve saçındaki tokasını çıkartıp sapan yapmaya başladı.
Volkan: Şimdi boku yedik. Adamlar geldi ne yapacağız?
Ozan: Ulan konuşacağın kadar birşeyler düşün. Kız hala içeride.

Ekipler gelmiş eşyalarını alıp polislerin yanına ilerlemişlerdi.
Polis: Beyler evde duvara zincirli iki ceset bulundu. Gizli bir odanın içinde. Heryeri iyice araştırın. Şimdiden kolay gelsin.
Ekip yavaş yavaş eve ilerlemeye başlayınca Ozan koşarak önlerinde durdu.
Ozan: Aaa bende sizin hayranınızım. Yani izlediğim dizilerdeki ekipler hep karizmatik olmuştu. Bir fotoğraf çekilebilir miyiz?

Sıla dışarıdan gelen bağırışmalarla paniklemeye başlamıştı. Sapanı yapmıştı. Yerde bulduğu içki şişesini aldı ve duvara fırlattı. Şişe hızla tuzla buz olmuştu.
Polis: O ses te neydi? Evde biri mi var?
Selim: Aha şimdi ananın kini görücez.
Polis hızlı adımlarla eve gitti ve kapıyı açtı. Can koşarak polisi dışarı çekti.
Can: Polis bey siz kaç yaşındasınız? Çok yakışıklısınızda.
Polis: Bırak lan beni.
Sıla bağırışmaları duymuştu. Bir cam parçasını alıp tavana fırlatmaya başladı. Hiçbiri işe yaramıyordu.
Can: Acaba sevgiliniz var mı?
Polis: Tövbe estağfurullah. Bıraksana lan beni.
Can: Akşam dışarı çıksak?
Polis: Bana bak ben senin oyuncağın değilim! Karşında bir polis var. Edepli ahlaklı konuş şerefsiz.
Polis Canı hızla ittirirerek eve daldı.
Sıla içeriden gelen seslerle korkmaya başlamıştı. Ama o kağıdı almadan buradan gitmeyecekti. Son çare olarak kulağındaki küpeyi çıkarttı ve sapanı gererek kağıda attı. Kağıt yere düştü. Sıla hemen koşarak kağıdı aldı.

Polis: Ne yaptığını sanıyorsun sen!.......