(88)

48 5 2
                                    

( Fatih'in anlatımı )
- kahretsin! Ne yapacağım ben şimdi Seyit!?
Seyit: Efendim bir sakin olun.
- Nasıl sakin olabilirim SEYİT! Çocuklar gözümün içine baka baka Burağı götürdü diyorum.
Seyit: Efendim sinirinizi anlıyorum ama sakin olmanız gerek. Burağı onlardan geri alabilmek için sakin bir kafayla düşünmelisiniz.
- Biliyorum Seyit biliyorum ama bunu kendime yediremiyorum. Ciddi ciddi Burağı götürdüler. Ahahahah ama haklarını vermek lazım iyi plandı.
Elimdeki bardağı sıkarak Burakla olan resimlerimize baktım.
- Benimde adım Fatih Demirelse Burağı onlardan geri alacağım!
Telefonumu çıkarttım.
Seyit: Kimi arıyorsunuz efendim?
- Eskiden bana yardım etmiş olan birini arıyorum.
- Alo. Hakan bey nasılsınız?
Hakan: İyiyim Fatih bey de hayırdır? Siz beni pek aramazsınız. Birşey mi oldu?
- Evet oldu. Biliyorsunuz ki ben Hem Burakla evlendim hem de babası oldum-
Hakan: Ah doğru. Sizi tebrik ederim. Bu aralar biraz meşguldüm de arayamadım özür dilerim.
- Önemli değil Hakan Bey. Aslında benim sizden bir ricam olacaktı.
Hakan: Buyurun Fatih bey sizi dinliyorum.
- Ozanlar Burağı benden aldı.
Hakan: Ve sizde benden yardım istiyorsunuz. Öyle değil mi?
- Beni tanımış olmanız ne hoş. Hatırlarsanız zamanında bana baya yardımınız dokunmuştu. Bende sizden bu yardımı tekrardan istiyorum.
Hakan: Size seve seve yardım edeceğim Fatih bey. ihbarınız nedir?
- Oğlum Burak Demirel arkadaşları tarafından kaçırılmıştır. Sizden ricam bir an önce oğlumu bulup bana getirmeniz ve arkadaşlarını hapise tıkmanız.
Hakan: Çok üzgünüm Fatih bey ama ihbarınız geçersiz sayılmıştır.
- "İhbarınız geçersiz sayılmıştır." Derken? Ne demek istiyorsunuz Hakan bey?
Hakan: Burak artık sizin oğlunuz değil ; öz annesi Sevim Ateşoğlunun oğludur. Üzgünüm ama Burak artık nüfusta sizin oğlunuz değildir.
- KAHRETSİN!!!!
Elimdeki telefonu hızla duvara fırlattım.
- Seyit Volkan ve Sıla öldü dimi?
Seyit: Çok özür dilerim efendim ama maalesef ki ölmediler.
- Nerede şu an onlar?
Seyit: Ozanlar onları aldı efendim.
- Sen gerizekkalı mısın SEYİT!
Seyit: Efendim gerçekten çok özür dilerim. Biliyorum benim hatam ama çok kişiydiler.
- Selim nerede?
Seyit: Aşağıdaki kafeslerden birine kilitledim efendim.
Hızla odadan fırlayarak aşağı kata indim. Seyitte peşimden geliyordu.
- Burak nerede?
Selim: Sana da merhaba abi!
- Başlatma lan abine! Burayı nereye götürdüler?
Selim: Bilmem.
- Bana CEVAP VER!
Selim: Ah kıyamam ne kadar da sinirlenmişsin. Biraz sakin ol abi Burak emin ellerde merak etme.
Hızlıca kafesin kapısını açıp sandalyede bağlı olan Selime bir yumruk attım.
- Sen cevap verene kadar seni dövmeye devam edicem!
Selim: Elinden geleni ardına koyma!
Selime yapmadığım işkence kalmamıştı. Dayak yemekten bitkin düşmüştü.
Seyit: Efendim Burağın nerede olduğunu buldum. İşte konumu.
Elime tutuşturduğu tablete bakıp gülümsedim.
Arabayı hazırla Seyit. Almam gereken bir kocam varda...

( Burağın anlatımı )
- Beni kurtardığınız için teşekkür ederim.
Herkes oturmuş bana bakıyor , Sıla yaralarıma pansuman yapıyordu.
Kerim: Teşekkür etmeyi keser misin Burak.
- Elimde değil üzgünüm.
Mert gözlerini vücudumda gezdirdi.
Mert: Çok açıyor mu?
- Hı.
Mert: Yaraların.... Çok acıyor mu?
- Hayır. O kadar acımıyor.
Volkan: Korkmanı gerektirecek birşey yok Burak.
- Korkmuyorum ki.
Ozan: Ellerin öyle demiyor ama...
Ellerime baktığımda titrediğini gördüm.
- Ellerim ne zaman titremiyor ki....
Can: Fatihle evlenmişsin.
Duyduğum cümleyle ellerim daha çok titremeye başladı.
Can: Sakin ol sana kızmak için söylemedim. Keyfinden evlenmediğini biliyorum. Seni neyle tehdit etti de evlenmeyi kabul ettin?
- Evin alt katında kafeslerle dolu bir oda vardı. Onunla evlenmek istemediğimi söyleyince beni oraya götürdü. Kafeslerin içinde bir sürü insan vardı. Silahını çıkarıp.....tek tek onları öldürmeye başladı. Oradakiler ağlıyor , benden yardım istiyordu. Fatih eğer onunla evlenirsem onları öldürmeyeceğini söyledi. Bende kabul ettim.
Miray: Ruh hastası pislik!
Barış: Peki o fotoğraflı oda ne? Seni bulmak için evi gezmeye başladığımızda iki odaya girdim. Birinde seninle alakalı birsürü şey vardı. Ama diğerini pek anlayamadım.
- O oda Fatih'in bu zamana kadar öldürdüğü insanları biriktirdiği oda.  O oda da gördüğün her resim ölmüş ya da ölecek olan insanlara ait. Üstünde kırmızı renkle çarpı işareti olanlar ölmüşler. Çarpı olmayanlar Fatih'in öldüreceği insanlar.
Savaş: Peki bu Seyit olayı nedir?
- Seyit Fatih'in sağ kolu. Zamanında annesini kaybetmiş. O günlerde Fatih onu bulup ona yardım etmiş. Seyitte teşekkür maksatlı ve hayranı olduğu için Fatih'in dediği herşeyi yapıyor.
Ameriya: Sonunda bitti. Burak bundan sonra Fatih baban değil. Seni eski nüfusuna geri aldım.
Deniz: Hadi be! Sen ciddi misin!?
Ameriya: Şaka yapar gibi bir halim mi var?. Ama Evlilik işini düzeltmedim maalesef. Burağın kendi isteğiyle attığı bir imza olduğu için ona karışamıyorum.
- Gerçekten çok teşekkür ederim. Siz olamasaydınız ne yapardım bilmiyorum.
Sıla: Şimdi bunları konuşmanın vakti değil. Pansumanın bitti. Hepimiz çok yorulduk. Hadi yatalım artık. Ne yapacağımızı yarın konuşuruz.

Herkes uykuya dalmıştı....

( Fatih'in anlatımı )
Seyitin bana vermiş olduğu konuma gelmiştim. Evin ışıkları yanmıyordu büyük ihtimalle uyumuşlardı. Şimdi eve girecek ve bebeğimi alıp buradan gidecektim. Yavaş yavaş evin odalarını dolanmaya başladım. Bütün herkes uyuyordu ama Burak ortalıklarda yoktu. Evin bir kısmında aşağı inen bir merdiven gördüm ve inmeye başladım. Burak koltuğa oturmuş su içiyordu.
- Afiyetle iç yakışıklım.
Ani yaklaşımından dolayı korkarak bardağı yere düşürmüştü.
- Ama böyle olmaz ki. Bütün herkesi buraya toplayacaksın. Biraz sessiz olursan çok mutlu olurum.
Ve yavaş yavaş ona yaklaşmaya başladım. Titremeye başladığını görebiliyordum ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.
- Se....sen beni nasıl buldun?
- Ahhh bebeğim beni çok hafife alıyorsun.
Gözüm bileğine kaydı.
- Sana verdiğim bilekliği hâlâ çıkartmamışsın. Bana bu kadar itaatkâr olman çok hoş.
- Neyi ima ediyorsun?
- Zamanında sana verdiğim bu bilekliği öylesine bir hediye olarak düşünmüyorsundur umarım.. Ahhh ciddi olamazsın! O sadece bir bileklik değil. İçinde cps var. Bu sayede seni kolaylıkla bulabiliyorum.
Çok fazla titremeye başlamıştı. Onu koltukla arama aldım.
- İyi uykular sevgilim.....

Burağı kucağıma aldım. Odadan ayrılacakken gözüme bir defter çarptı. Kucağımda Burakla beraber deftere ilerledim ve içini açıp incelemeye başladım.
- Bu....bu o defter!
Elimde tuttuğum defter zamanında bana ilham kaynağı olmuş ve kötü sonuçlar getirmişti. Ben bu defter sayesinde ölümsüz olmuştum. Bu defter sayesinde Burağıma kavuşmuştum. Ve ben bu sayede Haticeyi öldürmüştüm. Defteri de yanıma alarak arabama bindim ve oradan uzaklaştım. Arabayı sürerken gözüm arka koltukta uyuyan Burağa ve sonrada deftere katmıştı. Sırıtarak arabayı sürmeye devam ettim. Artık zamanı gelmişti.

- O zaman katliam başlasın!!!!........

KATLİAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin