Bölüm 27: "Soyad"

73 9 1
                                    

Lia kendini toparlamayı denedi. Bu kadar hızlı şekilde konunun değişmesini beklemiyordu.

Hem bir insandan ne bekliyordu ki zaten? İnsanlar, duygusuzluklarıyla ünlenmiş yaratıklardı. Bunu, Price'a her baktığında unutuyordu. Zirve yapmış duygularla dolu bir drama seansından sonra bu kadar net bir soru, yalnızca bir insandan çıkabilirdi muhtemelen.

Gözyaşlarını bir kez de kendisi sildi, ardından duruşunu dikleştirdi.

"Demek şimdi bununla ilgileniyorsun..." diye mırıldandı. Buna karşılık olarak Price keskin bakışlarla kızı izliyordu. Derin bir nefes aldı, sonrasında "Bana borcun var!" diye ekledi.

Price başını sallayarak onaylamakla yetindi. Sonuçta bu öğrenmesi gereken bir bilgiydi.

"İblisler..." diye söze başladı kız. "En az elfler kadar, hatta elflerden daha antik varlıklar. Genelde duyguların yoğun olduğu zamanlarda hiçlikten çıkıp gelirler ve kendilerine geçici de olsa sömürebilecekleri bir beden ararlar."

"Hiçlikten mi çıkıp gelirler? Öyle hiç yoktan var oluyorlar yani?"

"Tabii ki hayır!" diye çıkıştı kız, ama çocuğun sözünü düzeltemezdi, o da bilmiyordu. "Yani, elbette bir yerden geliyorlar ama nasıl yapıyorlar henüz bilmiyorum..."

"Yani" diye devam ettirdi Price "Bu iblisler duygularına yenik düşen insanların yakınında belirip onlara güç teklif ediyor, doğru muyum?"

"Tam olarak öyle değil. Bir iblisin taşıyıcısını özenle seçtiği söylenir, iblis ne kadar güçlüyse taşıyıcısında aradığı nitelikler de o kadar artıyor. Genel olarak iblisler kötü niyetli olduğundan, sömürecek daha çok şey istiyorlar. Çoğunlukla da başarılı olurlar, sonuçta... Herkes güçlenmek ister."

"Onlar kolay yoldan güçlenmek isteyenler." diye ekledi Price. Kafasında bir sürü soru olsa da Lia'nın da hepsini yanıtlayamayacağını düşünüyordu. Biraz düşündükten sonra elf kızına belki de sorabileceği en önemli soruyu sordu.

"Sen az önce -çoğunlukla- mı dedin? Bu iyilerinin de olduğu anlamına gelmiyor mu?"

"Evet" dedi kız. "Hatta kahramanlardan bazılarının iblislerle anlaşma yaptığı bile söyleniyor."

Kız da düşünceliydi, sonuçta bu odada bulunan kişilerden herhangi birinin iblis taşıyıcısı olduğunu düşünmek çok zordu. Hele bu kişi esirlerden biri olunca, inanmak daha da zorlaşıyordu.

"Bu durumda ya kafayı sıyırıp inanılmaz güçlere ulaşacağım, ya da acılar içinde geberip gideceğim, doğru mu anladım?"

"Aslına bakarsan benim de kafam çok karışık."

"Bir nedeni var mı?"

"Sen onu reddettin, Adam. Konağı olmadın, ama o yine de seni dinledi ve kılıca yerleşti. Yani... Seni sömüremeyeceği bir yere...Bir insanın, bir iblisin teklifini reddettiği pek görülmüş bir şey değildir."

"Bu insan farklıymış demek ki." dedi kılıcı kontrol ederken.

"Yakın vakitte Edna'yı da alarak yola çıkacağım. Kızı ailesine teslim ederim, ardından ben de ailemi ziyaret ederim." dedi kılıcını kınına sokarken. Kendisi belki de farkında değildi ancak şu anda yaptığı hareketler, duygulardan arınmış hareketlerdi. Tüm bunlar önemli bir şey gibi gözükmüyor olsa da içten içe Lia'yı kırıyordu.

"Eleanor görevine devam etmeli." dedi kararla. "Diğerlerine ne görev vereceğin sana kalmış, ancak hepsinin güçlenmeye ihtiyacı var. En azından ben geri dönene kadar düzgünce silah kullanabiliyor olmaları gerekiyor..."

Hilebaz - Ejderdişi DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin