Bölüm 30 : Uyarıdır Kırmızı

70 10 1
                                    

Belasız geçen birkaç gün, Price'ın beklediğinden daha huzur bozucuydu. Yolda karşılarına kimsecikler çıkmıyor, gözleri insanlara ait tek bir canlılık belirtisi görmüyordu. Üstüne üstlük ne zaman uyumayı denese zihninde ürpertici düşünceler beliriyor, gözleri kapandığındaysa ıstırap dolu kabuslarla baş başa kalıyor, hayatının bir başkası tarafından yönetildiğini görüyordu.

Belki de hapsolduğu bu bedenin sahibinin korkuları birer birer gün yüzüne çıkıyordu. Çoğu şeyden emin olamasa da, yavaş yavaş paranoya belirtileri gösterdiğinden emindi. Tedbiri fazla kaçırıyor, resmen karınca deliklerine kadar kontrol ediyordu. Ama kendine göre haklı sebepleri, kafasını kurcalayan rüyaları ve oldukça kötü olan bahtıyla sulanmış verimsiz bir hayatı olduğundan sürekli aynı kafada kalıyordu. Ne iyileşiyordu ne de kötüleşiyordu, yine de hali hazırda bulunduğu durum hala 'kötü' kavramıyla tanımlanabilecek kadar iyiydi. Buna şükretmeliydi, yine de gözünün önüne gelen şeytanımsı varlıkları, hayatını kontrol eden sesin sahibini ve onun yerine hayatını yöneten cisimleri düşünmeden edemiyordu. Ne zaman rüzgâr bir dalı sallasa, bir el çıkıp onu alacakmış gibi hissediyordu. Edna onun bu durumunu fark etmiş ve yalnızca daha iyi hissetmesi için türlü şaklabanlıklar yapacak kadar ileriye gitmişse de, ki bunlar bir kızın nazlanmasından ileriye gidememiş oyunlardı, Price kendine gelememiş, aksine daha da kötüleşmişti. Ne elf muhafızları ne de Kragar onun bu durumunu gidermek için bir çare bulabilmişti. Aslında, muhtemelen Price şu ana kadar ihanete uğramadığı için şükretmeliydi, sonuçta elfler onu aldatmak gibi bir şeyi henüz düşünmemişlerdi. Bu hali, oldukça savunmasız gözüküyordu ve muhtemel bir av gibi gün boyu at arabasının ardında oturarak seyahat ediyordu.

"Burada duruyoruz!" Kragar'ın çatallaşmış sesini gün batımının ilk vakitlerinde duymuştu Price. Oturduğu yerden kalkmadan kafasını kaldırarak Edna'ya bir bakış attı. Uzun bir süre koruduğu 'korkusuz' ve 'yıkılmaz' imajı bir anda yerle bir olmuş gibiydi. Aslında zihninde ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu, ayaklanmalı, silkelenmeli ve gruba liderlik etmeliydi. Yine de sanki içinde bulunduğu bedende eriyip gitmemiş bir ruh parçası sıkışıp kalmış, onun tam olarak senkronize olmaması için elinden geleni yapıyordu. Ara sıra kendince nöbetler geçiriyor, derin derin soluklanıyor ve dakikalarca gözlerini tek bir noktaya dikerek zaten boş olan zihninin çalışmasını iyice engelliyordu. Belki bundan önce yediği haltlar yüzünden ceza çekiyordu. Yine de başına gelenlerin farklı bir nedeninin olduğundan neredeyse emindi. Belki de belleğini kullanarak erişemeyeceği bir kuvvet tarafından işkence görüyordu ama o farkında bile olamıyordu. Bu da olasıydı, sonuçta yalnızca birkaç ay geçirdiği bu dünya, alışılagelmişin dışında, normalden çok uzak ve doyumsuz bir tuhaflıkla bezenmiş bir yapıya sahipti.

"Aç mısınız?"

Edna'nın sorusu Price'ı derin düşüncelerinden çıkartırken, kafasına bir yıldırım çarptığını hissetti. Edna'nın bulunduğu yer... Kıpkırmızı bulutlarla kaplıydı. Bu ne demekti?

"Eğil!" diye bağırabilmişti yalnızca, ancak refleks olarak kızın üzerine atlamış, onu at arabasının zeminine yatırmayı başarmıştı. Bu sayede de hızla gelen mızrak arabanın örtüsünü delip geçerken ikisi de hayatta kalabilmişti.

"Saldırı altındayız!" diye kükredi Kieran. Price kılıçların çekildiğini duyduğunda, tüyleri diken diken olmuştu. Hızla doğruldu, ancak dışarıya çıkmak için hiç hevesi yoktu.

{ Kanasusamışlık harekete geçmek için can atıyor. }

[ Mutlak otorite devrede. ]

Price o sırada kendi içinde bir mücadele veriyor olsa da, belki de hayatını kurtarmış olduğu kız, onun ne kadar özel biri olduğunu bir çırpıda kavrayacak kadar akıllıydı. Bu yüzden de korkusunu sonuna kadar bastırarak, Price'a belki de uzun zamandır beklediği yardım elini uzattı.

Hilebaz - Ejderdişi DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin