Yavaş yavaş, eski zaman algımı kaybetmeye başladım. Artık, bu dünyaya geleli ne kadar olduğunu bile hesaplayamıyorum. Gözlerimi bir zenginin yatağında ilk açtığımda, yeni bir hayatın bana verilmiş ikinci bir şans olduğunu düşünmüştüm. Ancak şimdi, yeni hayatımın da bir zindan olduğundan neredeyse eminim.
Bana burada verilen kimlik, oldukça dik başlı, şerefsiz ve umursamaz bir çocuktan çok da uzakta değil. Ne kadar istersem isteyeyim, bulunduğum bedeni, büründüğüm kimliği kırıp geçemiyorum. Kendinden başka herkesi düşünmeye çalışan, ancak bunu yaparken hiçbir konuda başarılı olamayan bir karaktere sahip Adam Price. En azından, burada herkes bana bu şekilde sesleniyor. Başta, bunun bir oyun olduğunu ve ne yaparsam yapayım yanıma kâr kalacağını düşünüyordum. Şimdiyse, tüm bunların gerçek olduğunu, zor yollarla da olsa, anlamış bulunuyorum. Tüm bu fantastik diyar, tüm bu olağandışı varlıklar, tüm bu acı, gerçek. Ve ben, bu siktiğim dünyasında bir başımayım! Kurallar benden yana değil ve burada istenmiyorum. Bana verilen bir güç varsa bile henüz ne bilgisi, ne de kontrolü elimde. Rüzgârda savrularak giden bir yapraktan bir farkım yok.
Önceden hayata derme çatma, daracık bir çerçeveden baktığım için kendime kızardım. Şimdiyse her şey o kadar olağan ve sınırsız geliyor ki, aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Önceki hayatıma ait anılarımın üzeri birer birer örtülürken, hiç tanımadığım bu bedenin eski sahibinin anıları yeniden canlanıyor. Bazen, içinde bulunduğum bedenin, benim olması gereken bedenin, bana düşman olduğunu düşünüyorum. Beni dinlemeyi reddediyor, elimdeki tüm şansı boşa harcatıyor ve beni yanlış yollara sürüklüyor. Vicdanı durmadan kabarıyor ve kendimi saçma sapan durumlarda buluyorum. Bazense bana daha önce yaşayamadığım duygular bahşediyor, kendimi olduğumdan daha güçlü hissetmeme neden oluyor. Neler olduğunu bilmiyorum, yine de bu dünyada seçilmiş olan, muhtemelen ben değilim. En azından içimden bir ses öyle olmadığımı söylüyor. Tüm bu olanlar, tamamen Adam Price sayesinde. Bense, olağanüstü hareketleri yapabilen bir robotu kumanda eden deliler gibi, silik ve basit bir kopyayım. Sonuçta, yerime onlarca insan seçilebilir, öyle değil mi?
Aslında, her insanın oldukça kolay alışabileceği bir yer burası. Birkaç küçük ayrıntıyı saymazsak tabii. Daha önce de çoğu insanın kaldıramayacağı manzaralarla karşılaşmıştım ama; hiçbiri Wakefield hanesinde karşılaştığım kadar iğrenç ve korkutucu değildi. Benim gibi görmüş geçirmiş bir eğitilmişin bile kanını donduracak kadar vahşet dolu, görenin içinde gözlerini oyma isteği uyandıracak kadar insanlık dışıydı. Gerçi, civarda pek insan da yok. Bazı 'insansılar' ile yoluma devam etmek zorunda kalıyorum ve inanın bana, bu hiç hoşuma gitmiyor.
O gün orada, yalnızca yoldaşlarımı molozlar altında bıraktığım için kötü hisler yaşamış olsaydım, her şey çok daha olumlu, çok daha iyi ve katlanılabilir olurdu. Çünkü en son girdiğim o kapının ardında, kan ve vahşetten fazlası vardı. İnsanlığın, ne kadar korkunç olduğunu, o gün orada, derisi yüzüldüğü için kafatası gözüken yaşlı bir adam, düşen göz yuvarını yerine takmaya çalışırken hayata veda etmiş bir çocuk ve parçalanmış suratını bir arada tutmayı deneyen küçük bir kız gördüğümde yine, yeniden anladım. Daha önce, işkence yuvalarına baskın yaptığım, önemli insanları kurtararak evlerine yarı-canlı şekilde teslim ettiğim olmuştu. Ama inanın bana, size anlattığım şeylerin on katını -iç içe geçmiş insanlar dahil- böyle güzelliklerle dolu bir fantezi diyarında gördüğümde, gerçekten, her şeyin, her toz pembenin ardında zifiri karanlık birkaç göt korkutan vahşiliğin olduğunu tekrar tekrar hatırladım. Artık, içinde olduğum bedenin çocuksu ruhunun solup gittiğini hissediyorum. Daha soğuk, daha tepkisiz bir hale geldiğinde, bedenin üzerindeki kontrolüm de arttı. En azından, ölü bir adamdan aldığım kılıcın içine giren iblisin gücüyle hareket etmekten güzeldir, diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hilebaz - Ejderdişi Diyarı
Chick-LitSizleri kitabın 'Yeniden' yazılan versiyonuna davet ediyorum. Profilimden ulaşabilirsiniz. "Kilitli kapıların anahtarı, hoşgörü gemisinin seyahat rotasında saklı. Fedakâr kimsenin olmaz anahtara ihtiyacı, ne yapsa görür, hisseder Nefesin noktasını."...