Sinirlenemiyordu Price.
Şu anda yaşadığı olaylar belki de normal bir insanın beş yüz yıl yaşasa da karşılaşamayacağı olaylardı ve o buna hazırlıklı da değildi. Az önce bir elf kızı tarafından öpülmüştü ve resmi olarak infaz timinin başı tarafından "eş" ilan edilmişti.
"Sıçtık," diye düşünüyordu. "Hep de ben sıçıyorum zaten." Muhtemelen kraliyet her türlü onun peşine düşecek, derisini yüzüp kellesini alacaktı. Sonrayı düşünmek onu korkutuyor, hatta deli ediyordu. Ancak aklının bir köşesinde hala bir ses onu sakin kalmaya teşvik edebiliyor, aklını başına getirmesine yardımcı oluyordu. Sonuçta Lia önemli biriydi. Kaynakları kullanılabilir, bağlantıları işe yarayabilirdi. En önemlisi Price'ı güçlendirebilirdi. Tüm bunların yanında, aynı zamanda yanına yakışır bir kadındı. Yine de temkini elden bıraktığı ilk an sırtından bıçaklanacağına neredeyse emindi. Bu yüzden her şeyden önce duruşunu sağlamlaştırmalı ve olacaklara hazırlanmalıydı.
***
Savaş alanı toparlanmaya başlanmış, cesetler gömülmüştü. Savaş ganimetleri, fedailerin ana binasına ve teçhizatlara el konulduğunda, Price çoktan kurtardığı esirlerle tanıştırılmıştı.
İçlerinde Eleanor ve Aubert'in de olduğu yirmi kadar rehineyi, istemeden de olsa fedailerin elinden almıştı. Bu, fedailerin bir kolunu yok etmesiyle birleşince onu muhtemelen 'yapay' bir kahramana dönüştürüyordu. Olan bitenden haberi olmamasına rağmen, yalnızca merakı ve yakınlarda olması yüzünden kurtardığı bu rehinelerin kahramanıydı sonuçta. İstemese de.
Price şaşkındı. Eleanor'u bir asker olarak biliyordu ve onu en son lonca binasına gitmeden önce görmüştü. Hiç olmazsa eğitimli bir askerdi, bu yüzden tutsak edilmiş olması ona garip gelmişti.
"Güzelim kıza ne yapmışlar böyle?"
Fedailerin ana binası muhtemelen bir eğlence yeriydi. İnsanlara (her türden) işkenceyi yalnızca eğlence amaçlı yaptıkları, bilgi almak yerine yalnızca çığlık attırdıkları türden bir yer. Bu, Price'ın öfkeden küplere binmesine neden oluyordu. Bunu anlamasının yegâne nedeni, esir alınanların çoktan işkence görmüş olmalarıydı. Esirlerin çoğu kızdı, buna anlam verebiliyordu Price. Yine de bu aynı zamanda fedailerin çok da seçici olmadıkları anlamına gelirdi. Yani yalnızca mal sahiplerini, bilgiye sahip olanları ya da önemli kişileri kaçırmıyorlardı. Önlerine gelen herkesi, her şeyi kaçırma potansiyeline sahip bu şerefsizler yine kendilerini tatmin etmek amacıyla kızları da kaçırıyor gibiydiler. Emin konuşmak şu an Price için anlamsızdı ancak genelde tahminleri tutardı.
Kızların vücutlarında genelde derin olmayan çok sayıda kesik vardı. Uzun, keskin ve sert bir kayış tarafından yapılmış gibi duruyordu. Belki bir kırbaçtı ancak sivri cisimler kullanılmış da olabilirdi. Kaçırılan kızlar genelde köylü kızlardı. Belki aileleri bile yoktu ama bu birkaç istisna ile bozuluyordu. Soyluların kızları da bu esir gurubuna dahil olmuşa benziyordu. En azından Edna isimli kızla tanıştığında buna karar kılmıştı Price. Edna bir insan kızıydı ve söylediğine göre bir yıla yakındır fedailerin elinde esir haldeydi. Durumu vahimdi, oldukça zayıf haldeydi. İnsan krallığındaki ufak bir soylu ailesinin kızıydı. Ancak belli ki yalnızca "standart" durumlardan kaçırılmamıştı. Ailesinin fedailerin altında çalışan birine yahut birilerine yüklü miktar borcu vardı ve bu nedenle "ganimet" olarak kızları alınmıştı.
"Ne acınası." diye düşündü Price. "Erkek dediğin hanesini korumalı. Nasıl bir baba böyle bir şeye izin verir?"
Kızların durumları sıkıntılıydı evet, ancak erkeklere çok daha vahşi davranmışlardı. Zaten üç erkek vardı, ki bunlardan ikisi bundan böyle çocuk sahibi olmanın hayalini bile kuramayacaktı. Çoğunlukla tırnakları sökülmüş, ağır ve derin darbeler almışlardı ve birinin bir gözü yerinde yoktu. Yaralar muhtemelen büyüyle ya da doğaüstü bir şekilde iyileştirilmişti çünkü Price'a göre bu yaraların doğal yollarla kapanması neredeyse imkansızdı. Yürüyen cesetlerle karşı karşıyaydı. Ne yapması gerektiği hakkında hiçbir fikri yoktu ve henüz bir tabuttan çıkmıştı. Tüm bunlar, ürpertisini nirvanaya ulaştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hilebaz - Ejderdişi Diyarı
ChickLitSizleri kitabın 'Yeniden' yazılan versiyonuna davet ediyorum. Profilimden ulaşabilirsiniz. "Kilitli kapıların anahtarı, hoşgörü gemisinin seyahat rotasında saklı. Fedakâr kimsenin olmaz anahtara ihtiyacı, ne yapsa görür, hisseder Nefesin noktasını."...