Bölüm 31 : Kibir, Korku, Endişe ( 1 )

68 7 1
                                    

Bana güveniyor musunuz?

Tereddüt etmekte haklısınız. Ben de olsam, bana güvenmezdim. Ancak bahsetmek istediğim şey, benim ufacık aklımdan geçebilecek her türlü kötü niyetten kat kat daha 'iyi' niyetler barındıran bir şey.

Edna.

Bir esir, bir tutsak, hatta bir köle olmasına rağmen, bu kızın içinde farklı bir şey var. Belki Tanrı (artık her kimse) bir şey bu, belki de deneyim. Ortama göre şerbet verebilen, gülümsemesi gereken yerde en kötü durumda olsa bile gülümseyebilen bir kız, Edna. Bir deri bir kemik olan bir et torbasından bahsediyorum. Gerçekten. Birkaç gün bizimle yiyip içmiş, ilk bulunduğu haline nazaran toparlanmış ve etlenmiş olabilir. Ancak ilk bakışta bile 'eskiden' dillere destan bir görünüşe sahip olduğundan emin olduğum bu kumral güzeli, şu anki halinde görseydiniz rüyanıza girmemesi için dua ederdiniz. Tamam, abarttım. İyileşme olanağını hesaba katar, onu tavlamak için elinizden geleni yapardınız.

Bu kız, işini biliyor. Herkes somurturken, herkes bitmek bilmeyen bir endişe ve stres içindeyken ortamı ısıtmaya çalışıyor. Bu, belki de 'saf' iyilik dediğimiz şey olabilir. Evet, o benim 'kölem' olarak geçiyor, ki ben bu şekilde bahsetmekten nefret ediyorum, ancak yanımdaki rahatlığı ve tavırları bundan daha fazlası olduğunu gösteriyor. Sanki ona zarar vermeyeceğimizi biliyor gibi. Sanki içinde ikinci bir ruh var da, kaderine razı gelip yanımızdaki vaktini en iyi şekilde geçirmesini öğütlüyor! Bakın! Bunlar bir salağın notları, ama inanın bana! Edna olması gerekenden fazlası!

Umarım, onu koruyabilirim.

Umarım, layığıyla görevimi yapabilirim.

Umarım, gidene kadar kimseyi kaybetmem.

Umarım, bu iş bittiğinde, yalnız kalmam.

Umarım, umarım bu işi elime yüzüme bulaştırmam. Lütfen...

***

Pek olaysız bir şafak vaktiydi. Price ufukta gözüken güneşle birlikte gözlerini açmış, uzandığı yerden anında doğrulmuştu. Başı çatlıyordu, uyanır uyanmaz istediği son şey olabilirdi bu. Dün geceden bu yana pek bir şey hatırlayamıyordu, belki hatırlaması da gerekmiyordu. Günler onu epey afallatmıştı, bu elbette olası bir şeydi ama bu kadar ağır şekilde gerçekleşmesi beklenmedikti. Zorla ayağa kalkarken yalpaladı, sonunda dengesini sağladığında silahlarını kontrol etti, kampa göz atarak kişilerin sayısını doğrulamayı denedi. Başı o kadar ağrıyordu ki odaklanmakta sorun yaşıyordu. Bu her zamanki dikkat dağınıklığından çok daha beterdi.

Heliks son nöbeti alan kişi olmuştu ve diğerleri yavaş yavaş uyanırken onları izledi. Güneş gözükeli yaklaşık on dakika olmuştu ve bir an önce yola çıkmazlarsa planladıkları programın gerisinde kalacaklarından emindi. Gece epey sessiz geçmiş olsa da yoldaşlık etmeleri gereken kişinin aklı pek yerinde sayılmazdı. Rüyasında her ne görüyorduysa geceyi pek de çekilebilir kılmamıştı. Hanımefendi Lia ona bu görevi vermemiş olsa burada durur muydu bilmiyordu, bu kırılgan insan daha elf yerleşkesinden çıkar çıkmaz delirmeye başlamıştı ve olası hiçbir iyi sonuç gelmiyordu aklına. Genel yapısıyla sabırlı biri olsa da göz göre göre başını belaya sokmaya hiç niyeti yoktu, bunu üst rütbelerden biri istiyor olsa bile.

"Günaydın," dedi Price, nöbet tutan elfe dönerek. Sesi pek bir boğuktu ve nedeni yeni uyanmış olması olamazdı. Sanki birisi gırtlağını sıkıyor gibi hissediyordu, başının ağrısı daha da şiddetlenmişti ve bunu dışarıya vurmamak için o kadar uğraşıyordu ki ağrısı çok daha beter bir hal alıyordu. Yeterince yük oluyordu, fazladan birkaç probleme daha ihtiyacı olup olmadığından emin değildi. Genelde diri ve hareketli biriydi ama şu sıralar elf askerlerinin nöbete kaldırmaya bile layık görmediği beceriksiz bir yükten fazlası değildi. En azından belli bir süre böyle kalacakmış gibi hissediyordu. İçindeki duygu fırtınası kalp atışlarını hızlandırıyor, uzun bir süre devam ederek canını yakmaya başlıyordu. Başta elf diyarından çıktığı için olduğunu zannetmişti ama öyle olmadığından kısa sürede emin olmuştu. Edna'yı ailesine teslim etmek için epey az zamanları kalmıştı ve bu zamanı olabildiğince iyi değerlendirecek, kendini düzeltecek, kızı ailesine kavuşturacaktı. Görevi buydu, bunu kendisi kabul etmişti. Toparlanmalıydı.

Hilebaz - Ejderdişi DiyarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin