-çeviri değildir-
"SONUNDA! MAJESTELERİ TEŞRİF ETTİLER."
Gülerek ve giyinme odasından çıkan bedeni boylu boyunca süzerek birkaç adım geriye attın ve bir ıslık çaldın. "Tanrım, sen bir insan değil şahesersin Bay Hwang" sevgilin kurduğun cümle ve hayran tavırlarına göz devirerek seni şakayla bir kenara itip aynaya giden yolu açtı kendine. Abartı ve drama modunda tavırlarına bir kahkaha attın ve seni ittiğinde çarptığın yatağınıza oturarak göz hizzandaki siyah kumaş kaplı kıçına bir tokat attın. Kalçasındaki elini tuttu ve eğilip dudaklarını minicik öperek tekrar aynaya dönmüş giysilerini düzeltmeye koyulmuştu.
Ensesini kapatan uzun parlak saçlarını elleriyle geriye taradı ve eleştirel bir tavırla kendini inceledi, mavi lens ile örtülü bebekler hızla dolandı ve taradı bütün bedeni. Kısa sürenin sonunda memnun bir mırıldanma ile arkasını döndüğünde seni görmeyi bekliyordu, evet, ama bu kadar yakınında değil.
Parmaklarını kaskin çene çizgisi ve ışıldayan inci küpesinde dolaştırdın. "Çok güzelsin." Dedin ilgili bakışların Hyun'unki ile buluştuğunda utanarak güldü ve kafasını eğdi. "Tek bir eksiğiniz var Majesteleri dedin ve elini kaldırarak parlak, çok ince simlerle işlenmiş, beyaz trasparan kurdaleyi salladın. Utangaç bakışlar kurdale ile birleşerek genişledi, bu tatlı malzemeyi çok iyi hatırlıyordu.
Omuzunun tepesini okşayarak dönmesini söyledin, sessis muamelesini sürdürerek söylediğini yaptı. İnce topukların parke zeminde sert birkaç ses çıkartırken aynada tam arkasına konumlanmış parlak tutamların bir kısmından parmaklarını geçirip toplarken dişlerinin adasında ağzında tutuyordun kumaş parçasını. Genç adam heyecanlı bebekler ile her bir hareketini takip ederken saçlarından geçen parmakların hissi ile gevşiyor göz kapakları yarıya düşüyordu.
Sonunda şık bir at kuyruğu ile saçlarını simli kurdaleyle topladığında gözleri tamamen kapalı, kafası geriye doğru omuzuna yaslanmıştı. Enfes manzara ağzını sulandırırken esmer tenindeki renkli izleri takip ettin uzun kirpiklerin arasında ardından büyülenmiş gibi uzun tırnağını ilerlettin hafifiçe üzerlerinden geçerken iri adem elması üzerinde tatlı pembe bir çizgi bırakarak köprücük kemikleri arasındaki çukura bastırdın. Ancak güzel boynundan gözlerini kaldırmak aklına geldiğinde çatılmış kaşlar ve kızaran suratı ile kulaklarını fart ettin, dudağının köşesine keyifli bir sırıtış asarak boştaki elinle kemeri ve pantolonunun üzerindeki şişlikte gezerken dilini sivrilterek ısınan kulak kepçesinde dolandırdın.
"Babyboy yardıma mı ihtiyacın var?"
Çatık kaşlarıyla sızlanıp burnunu boyun girintine soktu.
"Seni anlamıyorum bebeğim."
Kafasını aşağı yukarı sallayıp fısıltı şeklinde mırıldandı, fakat sabrın taşıyordu ince kumaşın üzerinde eline sertçe indirip tırnaklarını baztırdın büyüyen tepeye. Dişlerini sıkarak arasında tıslayıp nefesini boynuna verdi. Otoriter sesin ile kulağına konuştun bu sefer.
"Son şansın pisi, kelimelerini kullan."
"E-evet lütfen hanımefendi, yardımınızaa ihtiyacım var"
Tatlı bal sesi titriyor, hayran olduğun güzel boynunda adem elması dalgalanıyordu, tahmin edeceğin üzere oldukça kayifli vakit geçirecektiniz.
________________________
Herzaman olduğu gibi eleştirilere açığım ve ikinci kısmını yazmak hakkında düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stray Kids Çevirileri 4 √
FanficStray Kids'in çeşitli çevirileri. Çevirileri tumblrdan yapıyorum. Stray kids çevirileri 1, 2 ve 3'e bakmayı es geçmeyin lütfen, profilimden ulaşabilirsiniz.