Yirminci Bölüm; Anneye Dökülen Masum Hisler

526 68 129
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Chuuya önüne geldiği apartmanın kapısını açtığında burnuna dolan nem kokusuyla yüzünü buruşturdu. Eskiliğinden ve oluşan nemden dolayı küflenip yıpranan duvarı yan bir şekilde süzdükten sonra derin bir nefes aldı ve kırık olan merdivenin mermerinde yürümeye başladı. Ufak adımın ardından kırılan mermerle yutkundu ve tutunduğu eski, tozlu korkuluğu sıktı.

-Senin burada durman beni çok üzüyor...

Chuuya 3. Kata geldikten sonra "Hoşgeldiniz!" yazısının bulunduğu paspasın eskiliğiyle gözlerini yumdu ve elini kaldırıp anahtarla kapıyı açmaya yeltendi.

-Her zamanki gibi hiç ziyaretçisi yok.

Kızıl genç söylenip iç çekti ve kapıyı açıp içerisine girdi. Koridorda bulunan nem ve küf kokusunu, aynı yoğunlukta evde de aldığında koşar adımdarla girişteki pencereyi açtı ve burnunun önüne elini koyup kaşlarını çattı.

İnsanın ciğerlerini çürütecek bu kokuyla annesinin günlerce kalmasıysa Chuuya'yı korkuttu.

-Anne!

Kızıl gencin adımları annesinin bulunduğu odaya geldiğinde omzundaki çantayı kenara bıraktı ve kapıyı açıp baygın yatan annesine baktı. Yanındaki makina tiz sesler çıkartırken, yüzüne bağlanan maskenin ardından gelen ufak duman, kesikçe nefes aldığına işaretti.

Onu bir kazanın bu hale getirdiği biliniyordu. Ama kazanın neyle veya nasıl gerçekleştiği bilinmiyordu.

Fakat bildiği tek bir şey vardı ki, o da annesinin suçsuz yere felçli olmasıydı.

Kalça ve sırt bölgesinde bulunan sinirlerin ölümüyle beraber, kaburga kemikleri zarar görmüştü. Bununla da ne doğrulabiliyor, ne de düzgün hareket edebiliyordu. Katı besinler yerine iğne aracılığıyla midesine yerleştirilen sıvı onu bi tık hayatta tutuyordu.

Chuuya'nın çenesi titredi.

Onu böyle berbat bir şekilde görmek kalbini acıtıyordu. Babasının yaptığı uzaktan destekler bile artık yetersiz gelmişti ve onun bu tavrı da bilinmiyordu. Korkunç derecede ayrılan ufak bir aileydiler.

Chuuya yumruklarını sıktı ve lanet etti.

Dışarıdan bakıldığında zengin, güzel/yakışıklı ve mutlu olarak anılan hayatlarının aslında ne kadar boktan olduğuna lanet etti. Sıradan birisi olarak ailesiyle mutlu olduğu sürece fakirde olabilirdi.

Çünkü mutlu olucaktı. Mutlu olmak için elindeki her şeyi vermeye de hazırdı.

Kızıl genç dolan gözlerini yumup elini uzattı ve annesinin elini tutup sıktı.

-Nasılsın anne?

Kalbi buruklaştı. Kızıl saçların sardığı mükemmel yüzün günden güne daha da solduğunu gördüğünde, mavi gözlerinden birkaç yaş yavaşça inişini yaptı ve çenesinden indi. Chuuya arkasındaki sandalyeyi yanına çekti, ardından oturdu. Alnını annesi ile kendi elinin üzerine koyup iç çekti.

-Bana ne zaman sarılacaksın? Saçımı okşamanı özledim anne.

Chuuya'nın dudaklarından sert bir hıçkırık döküldüğünde, komada olan ama her şeyi işitebilen Kouyou, gözlerini sıkıca yumup konuşmaya çalıştı. Ama buna gücü yetmedi ki, gözlerini kımıldatamamasıyla beraber sadece susup içinden isyanlar etti.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin