Kırk Birinci Bölüm; Özür Dilerim

299 38 50
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Chuuya'dan~

-Anneciğim! Anneciğim!!

Elimdeki çizim kağıdını koşarak anneme götürdüğümde, yemek yapmayı bırakmış ve bana dönmüştü. Yüzündeki gülümsemeye her saniye daha çok aşık olurken ilk önce önümde eğilmesi için eteğini çekiştirdim, ardından eğilmesiyle boynuna sarıldım.

Kısa sürede beni kucağına alıp mutfak masasına oturttuğunda, elimdeki kağıdı sallayarak anneme gösterdim ve bağırdım.

İçimdeki coşku ve herkese yetecek olan sevgi, tüm ailenin neşesiydi.

-Anne bak buraya babamı, buraya abimi, buraya Hirako'yu ve buraya da-

Gülümsememi büyütüp uzun, çiçekli elbisesi olan kadını anneme gösterdim ve gösterdiğim kağıdın üstünden sadece gözlerimi çıkartıp anneme fısıldadım.

-Buraya da seni çizdim.

Annem yaptıklarımla kıkırdayıp kağıdı eline aldı ve buzdolabına ilerleyip magnetle yüzüne yapıştırdı. Masada ayaklarımı sallarken kreş hayatımın güzel geçtiğini düşündüm. Hiç bozulmayacağını, arkadaşlar dahil öğretmenlerin bana kötü davranmayacağını düşündüm.

Fazla geçmemişti. Sadece birkaç yıldan sonra ortaokul 2. Sınıfa girdiğimde annem hastalanmış ve felçlenmişti. Evden çıkarılmasıyla beraber abim de Amerika'ya gittiğinde yalnız kaldım. Ne babam benimle ilgilendi, ne de arkadaşlarım.

Annemin yaptığı söylenen, ama aslında yapılmayan pis işleri ağızlarına aldıkları için çoğunu yumruklamıştım. Ama karşımda sayıları arttığında bu durum tabiki de değişmişti.

Eve ağızım ve burnum kanlar içerisinde her gelişimde babamı bulmayı umuyordum. Ama yine ortalıkta yoktu ve bu odama kapanıp saatlerce ağlamamı sağlıyordu.

Yalnız olmak kötüydü. Hem annemi, hem abimi, hem de eski yaşantımı özlerken çığlıklarımın artması boğazımı acıtıyordu. Elim kadar olan kalbimi yakan bu hisle geceye kadar ağlar, sabahın ilk ışıklarına kadar da ay ışığını izlerdim.

En azından onlar hep benimleydi değil mi?

Yine okulun bir gününde Arir karşımdaydı. Nedenini bilmediğim bir sebepten bana bulaşmayı günlük aktivite haline getiren bu çocuk, günden güne insanlara karşı soğumamı sağlıyordu...

-Ye hadi! Yesene!!

Saç tellerim koparcasına çekiştirildiğinde yüzümün gömüldüğü toprak yığınında boğuk bir sesle bağırdım. Fakat sesim çıkmadığı için kaçmayı veya yalvarmayı başaramamış, aksine başımın daha da bastırılmasını sağlamıştım.

Gözlerime, ağızıma ve burun deliklerime kadar giren toprakla beraber üstüme atılan iğrenç yaratıklarla da ağlamam şiddetleniyordu.

Neden bunları gördüğümü, neden yaşadığımı bilmiyordum. Bu çocuklarla arkadaştım ve annemin hastalandığını anlatmamla bana duvar örmüşlerdi. Sebepleri annem ise bu nedendi? O, onlara zarar vermedi ki?

Yüzümün bastırıldığı toprak ağlamamla çamur olduğunda, kıyafetimin sıyrıldığını farkettim. Belime değen soğuk demirle irkildiğimde yükselen kahkahayla da lanet edip hareketlendim. Fakat yine kaçamamıştım.

Annem ve abimin gitmesinin ardından yemeden kesilmiş ve çokça kilo vermiştim. Şimdi ise üstümdeki iki katım kadar olan herifi atmak zordu.

-Lü-lütfen! B-bırakı- Ağhh!!!

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin