Yirmi Beşinci Bölüm; El Üstü İlk Öpücük

525 70 131
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Sabah olmuştu. Güneşin ilk ışıklarıyla beraber güvercinlerin homurtulu sesleri Yokohama'yı sararken, kızıl genç berrak bir denize benzeyen gözlerini sakince açtı. İlk olarak karşısındaki duvara, ardından orta sehpanın üzerindeki hazır yemeğe bakındı.

Yerinden doğrulduktan sonra üzerine örtünen yorgana dokundu ve gözlerini kırpıştırarak kendisine gelmeye çalıştı.

O evde yok muydu?

Chuuya seslenmeye çalışsa da sesi çıkmamış, aksine önüne konan kaplarla beraber üzerine sıkıca örtünen örtüye bakınmıştı.

Tüm bu yaptıkları aklını karıştırıyordu. Onu her ne kadar umursamadığını söylese de, onun aç kalmasını istemiyor, üstelik üşümemesi için tek bir açık nokta kalmayacak şekilde üzerini örtüyordu.

Peki neden? Arkadaşı olduğu için mi?

Kızıl genç bunlara anlam veremeyerek doğruldu ve sehpanın üzerindeki kaşığı eline alarak halen dumanı tüten çorba kasesine bakındı.

-Hey, o benim.

Gelen alaycı sesle duraksarken, kaşığını yavaşça çekti ve başını mutfakta telefonuyla oyun oynayan gence yöneltip gözlerini kırpıştırdı.

-Mükemmel yüzüme bakınacağına git yüzünü yıka. Senin aksine ben, kireç tutmuş yüzüne bakmak istemiyorum.

Chuuya bakışlarını kaçırıp ayaklandı ve homurdanıp banyoya ilerledi. Yaptığı temizlikten oldukça emindi ama kapısı açık olan odaya bakındığında bu temizliğin fazla dayanmayacağını anlamak zor değildi.

Bir yorgan nasıl balkon kapısının önünde olabilirdi ki?

-Eşyalarını da hızlıca toplayıp evine git. Burada fazla bile kaldığını düşünüyorum ve bir daha olmamasını rica ediyorum.

Kızıl genç denenlerle beraber olanlara anlam veremeyerek banyoya girdi ve yüzünü yıkayıp ön perçenlerini arkaya yatırdı. Bir müddet aynadan kendisine baktıktan sonra iç çekip suyu kapattı ve banyodan çıkıp üzerini düzeltti.

-Kötü misafir karşıladığını söylemek zorundayım. Hem bütün işleri yaptırmaya zorlattın, hem de aç bir şekilde evinden kovmaya çalışıyorsun. Üstelik yüzüne yaptığın türlü hakaretlerle.

-Misafirperver birisi olduğumu söylemedim. Üstelik ben zorlamadım kendin yapmışsın.

Dazai tezgahta kurmuş olduğu bağdaşla beraber araba oyununu oynamaya devam ederken, arabanın gidişatıyla beraber sağ sol yapıyor ve dilini yandan çıkartıp hafif ısırıyordu. Chuuya onun bu haline bir süre bakındıktan sonra tatlı olduğunu düşünüp kızarmıştı. Ne bakışlarını kaçırabiliyor, ne de bir şey söyleyebiliyordu.

-Adadadah!! Ah, be adam yürüsene!! ...Uğh sen buradaydın değil mi...?

Dazai bağırmayı kesip telefonu sert bir şekilde tezgaha koydu ve tezgahtan atlayıp salona indi. Chuuya'nın kalktığı koltuğa oturup sehpadaki kaseyi eline aldı ve sıcak çorbayı içmeye başladı.

-Yüzüne söylediklerimde de haklı olduğumu düşünüyorum. Aynadan kendine baktıysan anlayabilirsin.

-Baktım ve yüzüm kireçli değil.

-Demek ki iyi bakmamışsın.

Dazai umursamazca omzunu silkip çorbasını yudumladığında, Chuuya onun bu hareketlerini anlayamadığını kabul etti. Tuhaf bir yapıya sahipti ve lanet olsundu ki, çözmesi çok zordu.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin