Elli Dördüncü Bölüm; Antrenman

213 27 4
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Sabah olmasıyla Chuuya gözlerini araladığında Dazai'yi yanında göremedi. Yerinden hızla doğrulurken şaşkınca etrafına bakındı. En ufak sesi işitebilmek adına sessiz kalıp dudaklarını sadece araladı. Konuşmaya bile gücünün olmadını fark ettiğinde yataktan çıkıp ilk önce banyoya, sonra salona doğru ilerledi.

Evde değildi, gitmişti.

Gözleri hüzünle kararırken yakınındaki duvara omzunu yasladı. Bir elini nazikçe duvara koyup gözlerini yumarken ağlamamak için kendisini zor tuttu. Boğazı düğümlenmişti, onun mutsuz olmasındaki sebep kendisi olabilirdi. Onunla yapmayı sevdiği bir şeyi, bir anlığına önemli olan meseleyi kenara atarak gerçekleştirebilir, sonra düşünmeye devam edebilirdi. Fakat bunu bile yapamamıştı.

İki dizini kırarak duvarda süründü ve yere oturdu. Gözleri bir noktaya kilitlenirken, bir damla yaş yanaklarına inişini yaptı. Gözlerini yumduğunda bu damlalar arttı. Sadece onun eve geri dönmesini bekledi...

Diğer tarafta Dazai elinin ağrımasına sebep olacak kadar sert bir yumruğu, solgun ciltli gencin yüzüne vurmuştu. Genç geriye sendelerken, burnundan akan kanlar gömleğini lekelemişti.

-Düşman doğrulmanı beklemeyecek. Ayağa kalk.

Dazai bileklerini avuştururken, buz gibi bir sesle tısladı. Akutagawa burnunu silip ağızındaki kanı kenara tükürdü ve tekrardan ayaklandı. Gelecek kargaşa için ondan eğitim istemişti.

Belki de hata etmişti? Odasaku'ya gitmesi gerektiğini biliyordu, ama o da fazla kibardı.

Pişmanlığa yer yoktu.

İkili uzun süren bakışmanın ardından, Akutagawa'nın öne atılımıyla bir anda hareketlendi. Dazai her bir darbeden ustaca kaçınıp kollarıyla engellerken, Akutagawa bir an kolluyor ve tekmesini savuruyordu. Her şekilde refleksleri üstün olan Dazai bu tekmelerden, geriye attığı iki takladan sonra kurtuluyor ve bir öne atılımla Akutagawa'nın karın boşluğuna yumruğunu vuruyordu. Nefessiz kalan gencin ağızından kan geldiğinde, Dazai geri çekildi ve dinlenmesi için solgun bedeni yere oturttu. Eline verdiği su şişesinden suyu yudumlamasını beklerken iç çekti.

-Sadece darbe indirmeye odaklanmamalısın, kendini savunmayı da bilmelisin.

Akutagawa utançla başını eğerken, çenesine doğru akan kanın mendille temizlendiğini gördü. Şaşkınlıkla başını kaldırırken gri gözleri parıldadı. Dazai hafif kaşlarını çatmış bir şekilde medille dudağını siliyordu.

-Sana sert olacağımı söylemiştim, ama bu boka devam etmek istemiyorum. Kendini toparla.

Dazai ayaklanıp üzerindeki tişörtü çıkardığında, Akutagawa yüzünün kızarmasını engelleyemedi. Uzun bir süredir onunlaydı ve ilk defa böyle bir şey söylemişti. Değiştiğini Odasaku'dan duymuştu, fakat bu kadarını hiç tahmin edemezdi.

Yerinden kalkarken minik bir sırıtış yüzünü süsledi. Saçlarını toparladı ve ustası gibi üzerindeki fazlalıktan kurtuldu. İkisinin de bedeni birer tuvale benziyordu. Dazai kolunu esnetirken, ölü olmayan grilere baktı. Tekrardan can bulmuş gibiydi ve onun bu konuşmadan sonra motive olduğunu düşünerek sırıttı. Dövüş pozisyonuna girerken, ikili aynı anda atıldı ve eğitim devam etti.

Saatlerin sonunda ikisi de yere düşmüştü. Bedenler yorgun ve terle kaplıydı. Akutagawa odağını yükselterek ve Dazai'nin bazı hareketlerini öngörerek birkaç sert yumruk atmayı başarabilmişti. Fakat Dazai kadar vuramamıştı.

Karnının ortasında büyük bir morluk vardı. Yüzünde ve birkaç noktasında daha morluklar belirgindi. Dazai de ise bu sadece yüzüyle sınırlıydı. Bir hile kullanarak Akutagawa diz kapağına sert bir tekme atmasıyla da sağ bacağının üzerine henüz basamıyordu. İkisi de bu eğitimden meyveleneceklerinin farkındaydılar.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin