Kırk Üçüncü Bölüm; Ben Sana Kızamıyorum Ki...

321 40 83
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

-Yani... Demek istiyorsun ki o mafyadan?

-Evet... Hıck!!!

Chuuya'nın tekrardan başlayan ağlayışlarıyla Hirako iç çekerken ayaklarıyla yerin duvarına vurararak ritim tutmuş ve kaşlarını çatarak bir süre düşünmüştü. Beden dersi olmasıyla okul bahçesine çıkmışlar ve Dazai'nin spor salonunda istemeyerekte olsa gençlerle iddiaya girip, kazanışını izliyorlardı.

Sınıfın erkekleri 25 şınavı zor çekerken, o rahatlıkla 60, belki de 80i çekiyordu.

-Demek bu yüzden-...

-Hığğ?

Chuuya gözlerinden akan yaşları silmeye çalışırken, kendi kendine mırıldanan Hirako'ya döndü. Hirako şaşkınlıkla kuzeninin ağlamaktan kızaran, hatta şişen gözlerine bakınırken gülmüş, ardından omzuna elini atıp sarılmıştı.

-Yok bir şey, sadece bir mafya veledinin neden burada olduğunu düşünüyordum~

Hirako gülümserken, ilk defa göz teması kurmuştu. Chuuya akan burnunu çekerken bu detay gözüne takılmış ve şaşkınlıkla Hirako'nun yüzüne odaklanmıştı. Hirako burnu akan Chuuya'yla yüzünü ekşitip kıkırdamış ve cebinden peçete çıkartıp burnuna tutarak minik burnunu sıkmıştı. Peçeteye gelen akışkan maddeyle Hirako elini çekti ve peçete Chuuya'nın burnunda asılı kaldı.

Minik eller saniyesinde ıslak peçeteye ilerlediğinde Hirako'nun gülüşleriyle kızardı. Aralarının eskisi gibi olup olmadığını sorgularken, neden birden bu hale döndüğünü sormak istedi.

Fakat bu soruya ne tepki vereceğini bilemedi ve pas geçti.

Korkmuştu... Dazai yoktu ve yine yalnız kalabilirdi.

-Bak sana ne diyeceğim.

-.......

Chuuya peçeteye son kez sümkürdükten sonra gözlerini kırpıştırarak kendisine geldi ve merakla Hirako'ya bakındı. Dazai ile olan ufak göz temasıyla Hirako derin bir nefes aldı ve gözlerini yumarak fısıldadı.

-O aptal değil.

Chuuya anlamazken, Hirako gözlerini kısıkça araladı ve üzerindeki eşofmanın marka logosuna bakıp devam etti.

-Senden saklamak isteseydi bunu çok güzel bir şekilde yapardı. Ne senin ruhun duyardı, ne de o seni kandırdığını düşünürdü. O aptal değil Chuuya.

-B-bununla ne demek-

-Demek istediğim şu ki, sana güveni sonsuz. Demek ki bilmeni istiyor ve bunu sana çekinmeden söylüyor... Hiç düşündün mü? Neden başka bir şeyi değil de onu söyledi?

-H-hayır... Düşünmedim.

Chuuya ağlamaktan kızaran gözlerini elinin tersiyle silerken, göz kenarlarını acıtmış ve acıyla inlemişti. Göz çevresindeki kızarıklık artmıştı. Dikkat çekiyordu.

-Seni... Anladığım kadarıyla artık geleceğinin bir parçası olarak görüyor. Peki seni öyle gören ve kabul eden birisine sen nasıl karşılık veriyorsun?

-Bunu yapmakta haklı olduğumu söyledi.

-Evet haklı olabilirsin ama soyunma odasında kendisini önüne siper ederken, onu iterek kendinden uzaklaştırmamalıydın. Bunun ne kadar hayvanca olduğunu biliyor musun?

Chuuya yaptığını hatırladığında başını eğdi. Gözleri tekrardan dolarken ellerini gözlerine batırmış ve gözyaşların akmamasını istemişti. Fakat gözyaşları çoktan elini turlayıp bileğine kadar süzülmüştü.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin