Otuz Dokuzuncu Bölüm; Bir Hain Daha

295 40 18
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Günün ilerleyen vakitlerinde iki genç aynı yolda yürümekteydi. İkisi de birbirini tanıyor ama tanımamazlıktan geliyorlardı. Karşı kaldırımda kendisiyle yarışırcasına aynı hızda adım atan kızıl saçlı genç, mavi gözlerini yan bir şekilde diğer kızıl gence dikmişti.

-Hey, beni takip etme!!

-Beni takip etme!!

İkili aynı an da bağırdığında kaldırımdaki insanlar durmuş ve ikiliye bakınmıştı. İkisinin de yüzleri utançla kızardığında toparlanıp bakışlarını kaçırmış ve iç çekip omuzlarından sarkan çantanın kolunu sıkmışlardı.

-Gerçekten sana katlanamıyorum...

Chuuya iç çekerek fısıldadığında Hirako arkasından bakındı ve o gözden kaybolana kadar bakmaya devam etti. Chuuya sağa dönerek gözden kaybolduğunda elinin altındaki kolu daha çok sıktı ve gözlerini kısarak yürüdü.

Yanından geçen liseli kızlar kendisi hakkında güzel yorumlarda bulunurken, o sadece yerdeki kaldırımın şekillerine göre adım atıyor, adım atarken de ayakkabısını izliyordu.

-Mükemmellik içerisinde olan hayatının, tek kara lekesi benim sanki...

Hirako söylenip gözlerinin önüne gelen taşa vurdu ve taşı yürüterek adımlamaya devam etti. Yaya geçidine geldiğinde başını kaldırmadan yürümeye devam ederken lambaların yeşil yanması bir araba tarafından korna çalınmasına sebep oldu.

Hirako durup başını yan çevirdi ve neredeyse bacağına değen lüks aracın burnuyla bakışıp, arabadan inen siyah gömlekli gence baygınca baktı.

-İyi misiniz? Bir şeyiniz yok ya?

-İyiyim.

Siyah gömlekli genç koyu siyah saçlarını alnından geriye atarken, başı önünde olan kızıla bakışlarını dikip, gerçekten iyi olup olmadığını sorguladı. Araçla aralarındaki mesafeyi bile ölçerken mırıldanıyor, her mırıldanma ve hareketlenmeyle Hirako diş sıkıyordu.

-Tanrım, bir şeyim yok dedim ya!!

Hirako bağırmakla kalmayıp başını kaldırarak öfkeli gözlerini gence dikti. Genç duraksayıp halini merak ettiği kişinin, hata telafisi olarak gösterdiği ilgisine kızdığını gördüğünde yüzünü donuklaştırdı ve koyu siyah gözlerini mavi gözlere dikti.

-Eğer ilgilenmeyip gitseydim bu şekilde konuşulmazdı değil mi? Zaten ne varsa iyilik edene oluyor.

-Evet bu yüzden siktir git.

Hirako ağız dolusu öfkeyle küfrettiğinde gencin yanından geçti. Yerde yuvarladığı taşı bulamayınca iç çekip ilerlemeye devam ederken, ardında çalmaya başlayan korna sesleriyle de kömür gözlü genç başını iki yana sallayarak araca bindi.

Çalıştırmadan önce tanımadığı kişi tarafından kendisine edilen küfürü düşündü.

Bu hayatta neden iyilik yapmak bu kadar zordu?

Genç arkasına yaslanıp aracını sürmeye devam ederken, arabanın ön gözünde bulunan ekran açıldı ve melodik bir ses araçta yankılandı. Genç sesli komutla aramayı açtığında annesinin sesini duydu ve şirkete gideceğini söyleyip kapattı.

Kısa sürede şirkete geldiğinde ofisine girdi ve annesinin gülen yüzüyle karşılaştı. Getirdiği yiyecekleri beraberce yerken masasında bulunan isim plaketinin üzerine "Kaero Akashi" yazıyordu.

Diğer taraftan öfkeli ifadesi altında aslında hüzünlenen birisi vardı. Tokyo'dan gelmesiyle burada yanlız başına kalıcağını elbet biliyordu. Ama bir noktada yalnızlık boğazını yakıyordu.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin