Kırk Beşinci Bölüm; Kaybolan Aile

353 33 144
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

İnsanlar ufak adımlarla evlerine adımlıyordu. Kaldırımda ardı ardına gelen topuk sesleri tok bir sesle Yokohama'yı sallarken, ay bir kere daha bu güzel şehire gülümsedi. İnsanlar gülüşerek evlerine ilerlerken, ellerinde bulunan ufak atıştırmalıklar konuşmalarının daha da ilerlemesini sağlıyordu.

Bir kişi ise her zaman olmasa da, sadece çağırıldığında gittiği mekânda tokat yiyordu.

-Sen-!! Bunu bana neden şimdi söylüyorsun!!?

Verlaine tokat attığı yüze öfkeyle bakarken, aynı öfke yılların sakinliğini yüzünde koruyordu. Hiçbir mimik oynatmazken, derin bir nefes aldı ve kanayan dudağını yalayıp, metalik tadı damağında hissetti.

-Chuuya onun mafyadan olduğunu öğrendikten sonra ondan uzaklaştı. Sana desem de hiçbir şey değişmeyecekti... Siktir, güzel yüzümü dağıttın.

Hirako elinin tersiyle dudağını sildiğinde karanlığı andıran koyu gözlerini Verlaine'ye dikti. Başka bir tokadın, veya en azından yumruğun yüzüne geleceğini düşünürken korkusuzca duruyordu.

-Gerçekten akıllanmıyorsun değil mi? Hayatın benim ellerimde olsa bile...

Verlaine fısıldadığında Hirako'nun arkasında beliren Rimbaund, gömlek yakasını çekiştirdi ve şah damarının hemen altındaki kesiğe bakındı. Ardından çakısının keskin kısmını yaraya yaslayıp kıkırdadı.

-Bu yarayı hatırlıyor musun, Hirako-kun?

Hirako kulağının dibindeki kötülük kokan nefesi ve boynundaki çakıyı umursamadan kendisine pür dikkat bakınan Verlaine'ye bakmaya devam etti. Ellerini cebinden çıkarmadan "Hah!" sesi çıkararak gülmüş, ardından kıkırdayarak boynundaki çakıyı tutan eli kavrayıp kendinden uzaklaştırdı.

-Öncelikle beni ne kadar yaraladığınız umurumda değil. İkincisi Dazai Osamu aptal değil. Ve hayır, aptal olduğu için yaptığı işi ona söylemedi. Sikeyim ki bunu anlamanızı şiddetle rica edeceğim. Ah...

Hirako elindeki eli arkaya atıp başını iki yana salladı ve iç çekip devam etti.

-Chuuya asla senden yana olmayacak. Bunu bu zamana kadar engelledim, gücümün yettiği kadar da onu sizden uzak tutmaya devam edeceğim.

Hirako başını hiç eğmeden dik bir şekilde konuştuğunda, Verlaine onun bu cesur haliyle sırıttı. Ardından Rimbaund'a çekilmesini işaret ederek Hirako'nun kapıya yönelmesini izledi.

-Ne dersen de Hirako-kun! Ben Chuuya'nın abisi olduğum sürece, o hep benimle olacak!

-Sikeyim çekici yüzümü dağıttın. Eline ne geçti acaba?

Hirako yanağını avuştururken, kapıya tekme attı ve açılan kapıdan yine aynı şekilde söverek çıktı. Verlaine eli havada bir şekilde kaldığında, dediklerinin dinlenmemesi gözlerini seyirtti. Kısa sürede ortamda gülüşmeler yankılandığında sahteden öksürdü ve elini indirip arkasındaki masasına yerleşti.

Hirako'ya güvenmiyordu ama kendisine tâbi olduğunun farkındaydı. O ne derse, yapma zorunluluğunun olduğunu da biliyordu.

Hirako ile Chuuya'nın arasının çocukluktan beri sağlam olduğunu biliyordu. Aynısı kendisi içinde geçerliydi. Fakat Verlaine bununla da kalmamıştı...

Kardeşine bire bir benzeyen Hirako'yu tarafına çekmek için ne gerektiyse yapmıştı.

-Si-... Ah, çok sövdüm.

Hirako alnını avuşturup alnından sarkan perçemleri arkaya yatırdı. Ardından yola bakıp taksi aramaya başladı. Turistlerle dolu olan bu şehirde boş taksi bulması zordu. Bu yüzden otobüs durağına kadar yürümeye karar verdi ve adımlamaya başladı.

That's a Lie ~Soukoku Lise Au~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin