Merhabalar👋🌸
Yeni bölümle karşınızdayım. Umarım beğenirsiz.🙈
İYİ OKUMALAARR🌸🤍
"Her doğru gerçek değildir!"
---------------------------------------------------------------------------------
"12".04.2022"
Nasıl yani, ben nasıl unutmuştum da o hatırlıyordu?!
12.04.2006
Babam elindeki demir maşayı sobada ısıtmış bana doğru geliyordu. Kaçmak istiyordum ama kaçarsam canımı daha çok yakacaktı biliyordum. Oturdum ve gözlerimi kapatıp canımı daha az yakmasını dileyerek bekledim. Yaklaşıyordu ve adımlarını duydukça gözlerimi daha sıkı kapatıyordum. Canımı yakacaktı yine canımı acıtacaktı baba yapma diye ağlasam yine yakacaktı. Sustum ağlamadım. Ağlayamazdım.
"Beceriksiz kız bir sobayı bile yakamıyorsun. Her tarafı dumana çevirmişsin. 9 yaşına geldin hala işime yaramıyorsun keşke ölsen. Ölsen de senden kurtulsam aptal çocuk."
Baba ölmek ne demek diye soramadım. Ölsem beni yine döver miydi? Peki ben nasıl ölecektim onu sorsam söyler miydi? Korktum sormaya ama canımı yakmayacaksa o zaman ben ölmek istiyordum. Soracaktım , sonra ölecektim ve canım daha acımayacaktı. Belki ölürsem babam beni dövmek yerine severdi.
Korktum sorarken ama titreyen sesimle gözlerimi açmadan konuştum:
"Baba ölürsem yine benim canımı acıtacak mısın?" tiz bir gülüş sesi kapladı odayı -mutlu olduğunu sanmıştı kız çocuğu- Babam gülüyordu mutlu mu olmuştu sorumdan. Gözlerimi açtım gülüyordu evet babam mutlu olmuştu.
Bundan güç alarak yine konuştum:
"Ben ölürsem iyi çocuk mu olurum? İyi çocuk olursam sever misin beni baba?" gülüşü soldu o zaman korktum işte çünkü canımı yakacaktı. -Sorma canını yakacak diyemedim kız çocuğu affedebilir misin?-
"Sen ölsen bile seni sevmeyeceğim küçük şeytan. Ölümü sana kolay kolay tattırmayacağım Aptal kız." diyerek üstüme doğru eğildi ve elimi çekerek maşayı elimin üstüne yapıştırdı.
Canım çok acıdı ağladım çok ağladım ama bağıramadım babam ağzımı kapattı, ağlamamı sevmiyordu. Tuttum kendimi ağlayamazdım yoksa diğer elimi de yakardı. Bu gece yine anneme şikayet edecektim babamı. Gelmediği için oluyordu bunlar gelse beni korurdu. Belki o zaman babam beni dövmezdi. Gelmediği için yine küsecektim ama ağlamayacaktım belki de annem de ağlamamı sevmiyordu o yüzden gelmiyordu Cennetten.
Elini çekti ağzımdan ama hıçkırık kaçınca ağzımı kendim kapattım. Gözyaşlarım daha çok yakıyordu elimi. Yanıma geldi , gelemesin istedim anne gelemesin. Yaktığı elimi sıkıca tutarak ayağa kaldırdı ve kapıya itti:
"Çık dışarıda ağla. Başımı ağrıtma benim." baba ilaç sürelim diyemedim. 'Anne ilaç sürelim' diyebilirdim anne, burada olsaydın. Sessizce ağzımı kapatarak dışarı çıktım. Bahçede ki annemin olduğu taşa oturup elimdeki yaraya üfledim geçmiyordu acısı. Anneme babamı şikayet etmeye başladım belki beni duyardı ve gelirdi cennetten:
"Anne, babam beni sevmiyor mu? Sen de sevmediğin için mi gittin? Gelsene anne üşüyorum soğukta. Beni yine dövdü anne biliyor musun? Elimi yaktı, ben sobayı yakamadığım için. Ama ben soba yakmayı bilmiyorum ki anne. Yemek yapamadığım için de dövüyor beni. Ben yemek de yapamıyorum anne. Ben seni çok özlüyorum anne adını da bilmiyorum. Benim de adım yok anne. Babam seni sorunca da beni dövüyor. Ben seni de tanımıyorum anne."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Teen FictionKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...