Herkese Merhabalar 🥳
Ben geldiğğmmm Nasılsınız bebeler 😘🥰
Yeni bölümle geldim. Geç geliyor bölümler nedeni ise çalışıyor olmam ve yazacak vaktimin az olması :( Anlayışlı okurlarım olduğu için çok şanslıyım ❤️ öptüm hepinizi çok çok çok çok😘
Yıldızları parlatmayı unutmayın 💥
Satır aralarında buluşalım 🌸
İYİ OKUMALAAARR 🌼🤍
ŞARKI: Taladro - Geceler
"Acı ruhun şifası, kalbi canlı tutandır. Üzülme Aziz'im, acı aslında ilaçtır."
-----------------------------------------------------------------------
Güvenin, sevgiyi ayakta tutmasına neden olduğuna inanırım ben. Güven yoksa o sevgi sarsılır. Ne kadar sevebilirsin ki inanmadan şüphe ederek, hep bir acaba aklında varken. Bu sevgi olmaktan çıkar artık, ya alışkanlıktır ya da ihtiyaçtan ötürü tahammüldür.Güven, bu hayatta sakinliğe de neden olur aslında. Düşünsene o yapmaz deyip rahatlamanın verdiği hissi. O bana yalan söylemez diyerek inancın verdiği rahatlığı. Vardır bir bildiği ondan yapmıştır diyerek şüphenin doğmasını önlemeyi.
Güven yaşam biçimi aslında. Yıkıldı mı enkazların altında bırakır insanı. Birinden kurtulursun ama kurtulman gereken daha çok enkaz bırakır geriye. Sağlam değil, can kırıklıklarıyla çıkarsın oradan, yaşam belirtisi ararsın gözlerinde ama artık o gördüğünün bile yanılsama olmadığından emin olamazsın.
Gidiş değil bence hayatı alt üst eden. Artık güvenememek birinin hayatını alt üst eder. Yaptığı iyiliği bile sorgularsın artık. Sevgisinde art niyet aramaya başlarsın. Söz kelimesi mideni bulandırır. Doğruları yalanlarıyla karışır. Yani güvensizlik senin hayatından alır insanları. Bazen acıtsa da olması gereken budur. Bazen acı çektiğin için sonunda mutlu olursun. Acı güzeldir , insana yaşadığını hissettirir. İçinde bir yerlerin hala yaşadığını, taşlaşmadığını hissettirir. Acı ruhun gıdasıdır.
Ruhum sıkışıyordu Kalkmak için hamle yaptığımda üstüme çıkıp ellerimi ve bacaklarımı engelledi.
"Rahat dur kadın." dedi bileklerimi sıkarken. Damarlarımdaki kan akışı durmuştu sanki bileklerim bile feryat ediyordu.
Bugün bedenim ve ruhum ayrı ayrı savaş açmıştı bana.
Ne Kenan'dan ne de kendimden kurtulabiliyordum. Beni ben dahil herkes mahvediyordu.
Adamın altında hareket edemeyecek halde olduğumda içimden feryat koptu.
Son umut.
Son direniş.
"SERSERİİİİ!"
"Asil, uyan" birinin kollarımdan tutarak beni sarsmasıyla uyandım.
"Dokunma bana dedim sana uzak dur benden." yattığım yerden kalkıp yanı başımda duran cam sürahiyi kırıp elime bir parça alıp ona uzattım.
"Sakin ol Kızıl. Kabustu sadece." dedi Kuzgun karşımdaydı ama ben hala o kabusta kalmıştım. Transa girmiştim yine.
"Git diyorum yaklaşma!" diye bağırdım. Elimdeki camı o kadar sıkı tutuyordum ki elim kanıyordu.
"Serseri." diye bağırmaya başladım.
"Kızıl elin kanıyor kızım kendine gelsene bitti artık kabus uyandın." sert ses tonu hala kafamı kurcalarken kapı açıldı. Kartal gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Novela JuvenilKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...