Merhaballaaarrrr👋🌸
Ben geldim hem de yeni bölümleee🙈
Sınavlar ve bayramdan dolayı geç geldi biraz🤭😶
Umarım beğenirsiniz 🌼
İYİ OKUMAALLAAARRR🤍🌸
~"Umut eden mi yoksa umut veren miydi suçlu?"
--------------------------------------------------------------------------------Her şey değişiyor, en çok da insanlar.. Sevgileri, özlemleri... İnsan insanı değiştiriyor. İnsan en büyük zalimliği kendi ırkına yapıyor. Sonrasındaysa küçük hediyeler vererek her şeyi unutturuyor. Büyük acıya küçük mutluluğu çok büyük bir nimet gibi gösteriyor. İnsanın insandan başka düşmanı yoktur. Evrenin insandan başka düşmanı yoktur. Evrenin kabir azabı da bu muydu? bunu da sormak istedim.
"Anne, seni artık mezarında ziyaret ediyorum. Olduğun taşa artık gitmiyorum, yerimi başkası almış anne. O taşa sığınan artık ben değilim. Sana sığınana , Ona yardım et olur mu anne? Ona çaresizliği ben öğretmişim biliyor musun anne? Bana da babam öğretmişti. Ben galiba babamın kızıyım anne. Babam gibi kötü biriyim. Ben sana çekmemişim anne. Bana acı veren adama çekmişim. Onun gibi olmuşum. Onun beni o taşa sığındırdığı gibi ben de birini o taşa kurban vermişim anne."
Bu düşünce aylardır beni mahvediyordu. O manzara hep rüyama giriyordu. Gardımı indirmemde en büyük sebep de o olaydı zaten. Annemin toprağını temizleyerek konuşmaya devam ettim.
"Beni affedebilir misin anne? Benim rüyalarıma bu yüzden mi girmiyorsun artık anne? Ben böyle olsun istemedim biliyorsun değil mi? Ben kötü olmak istemedim. Ben yine sana geleceğim yine sana sığınacağım. Sen ikimizi de kabul et olur mu? Toprağın altında iyi ol annem. Lütfen iyi ol."
Göz yaşlarımla mezarın başından kalktım. Son kez anneme bakıp mezarlıktan uzaklaştım.
Mahalleye doğru yürüdüğümde silah sesi duydum. Bizimkiler olamazdı çünkü silah yasaktı. Koşarak mahalleye ilerlerdim. Haberciler aramış olmalıydı ama ben telefonumu kapatmıştım.
Karahan Mahallesi yine kargaşa olmadan bir günü bitirmemişti.
Meydana geldiğimde etrafı inceledim, benim çetem ve kartallar aynı saftaydı.
Karşıdakiler kimdi?
Kolumdan çekilmesiyle yere düştüm. Kafamı kaldırdığımda Dicle'yi gördüm.
Hiddetle beni sallayıp art arda sorular sordu:
"Neredesin kızım sen? Herkes seni aradı. Kartal çıldırdı çetenin başında olmadığını öğrenince. Kaçırıldın falan sandık. Kimseye haber de vermemişsin. İyi misin?"
Endişelendirmiştim herkesi ama ilk defa olmuyordu bu alışmaları lazımdı. Ama haklılardı da çatışmaya denk gelmesi korkuttu hepsini. Kartal'a ne oluyordu ki. Çetem ben olmasam bile mahalleyi korurdu zaten çıldırmasına gerek yoktu.
"İyiyim Dicle. Bana hesap sorma. Kaçırılmadım. Kim bunlar?"
Dicle sinirli şekilde elimi bıraktı artık çetenin bir üyesi olarak karşımdaydı.
"Harman Mahallesi'nin çetesi. Neden bilmiyoruz ama geçen gün Serdar Bugünse Çetin. Herkes bir şey yokken bize saldırıyor. Sence de bu seferki de mi Kuzgun denen adam?"
Dicle'ye:
"Bilmiyorum" diyerek kafamı salladım.
Kafamı kaldırıp kargayı aradım. Karşımdaydı. İki elinde silah karşıya ateş açıyordu. Yine siyahlara bürünmüştü.
Dicle'nin elinden silahını alarak kargaya doğru gitmek için hamle de bulundum.
Hissetmiş olacak ki kafasını bana doğru çevirip , eliyle dur işareti yaptı. Biliyordu geldiğimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Teen FictionKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...