MERHABALAR 👋
BEN GELDİİİĞĞMM BEEENNN🥵
NASILSINIZ BAKALIM 🙈
Bölüme ışınlıyorum sizi tutmadan👇
İYİ OKUMALAAARR 🤍🌸
Şarkı: Emircan İğrek - Kor
"Rüyalara sıkıştırılmış bir gerçekliğin sancısı mıydı bizimki?"
---------------------------------------------------------------------------
"Hey Asil!" ismimi duyuyorum ama nereden geldiğini bilmiyorum. Sanki her yerden geliyordu. Bir dağın zirvesindeydim. Oturduğum yerden ayağa kalkamıyordum sanki bacaklarım yoktu. Hissetmiyorum."Asil." arkamdan geldiğini hissettiğim anda arkama baktım hızlıca ama yine kimse yoktu.
"Asil."
"Kimsin? Neredesin?" diye bağırdım cevap vermesini umarak.
"Olmamı istediğin yerde olurum." dedikten sonra kafamın üstünde kanat sesleri gelmesiyle havaya baktım.
"Beni özledin mi?" diye soran kartala baktım.
"S-sen nasıl konuşuyorsun?" hala aynı yerde kanat çırpan hayvandan uzaklaşmak istiyorum ama kıpırdayamıyorum bile.
"Belki de sen beni yeni duymaya başladın?" dediğinde şaşırdım. Olabilirdi ama ben hayvan değildim ki.
"Neredeyim ben?" Kartal yavaşça kanat çırparak karşımda durdu çok büyüktü korkudan dilimi yutacağım kadar.
"Yuvamda." dağın ilerisindeki yamacı göstererek söylemişti.
Çok kısa konuşuyordu asla istediğim cevabı alamıyordum. Bana doğru adım attığında elimle yüzümü kapattım.
"Beni yeme lütfen benim tadımı beğenmezsin." saçmalayarak söylediğim cümleye gülmeye başladı. Ben burada korkudan ruhumu salacaktım.
"Belki de sen beni yemişsindir Asil." gözlerimdeki korku ifadesi sırasını şaşkınlığa vermişti.
"N-nasıl yani?" duymak istemiyorum. Duymak istemiyorum.
"Beni öldürdüğünü hatırlamıyor musun?" duymak iste-
"Öldün mü?" içimden söylediğimi sandığım cümle kulaklarımda uğuldamaya başladı. Artık ellerimi de hissetmiyordum. Gözlerimdeki yaşlar sanki vücudumu kurutuyordu. Değdiği yeri hissetmiyordum. Çöl mü suyu yutuyordu yoksa su mu çölü kurutuyordu? Çünkü ben şu an kuruyordum. Yanaklarımı da hissetmiyordum.
Bana cevap vereceğini hissettiğim an gözlerimi hissetmediğim ellerime çevirdim. Duymak istemiyorum.
"Öldürüldüm." dedi sakince.
"Özür dilerim gerçekten yanlış anlaşılmaydı ben bilmiyordum." Çok acı çekiyordum hatırlıyorum ama şimdi bir şey hissedemiyorum acı bile çekemiyorum ben hiç bir şey hatırlamıyorum.
"Özür dilerim acı çekemediğim için özür dilerim." Göz yaşlarım kurmuyordu asla.
Aklıma takılan şeyi sordum.
"Peki Kartalsan neden hayvansın şu an?" Oysa eğer neden kendi suretinde değildi. Gözyaşlarımın içinde bu soruyu sorabilmeyi akıl ettiğim iyi olmuştu."Beni öyle kabul etmedin Asil. Ruhumu bedenimden çaldın ve beni buraya hapsettin." duymak istediğim cümle bu değildi. Burada benim infazım gerçekleşecekti.
"Ben neden buradayım? Ben de mi öldüm?" sormaya korktuğum sorunun cevabını aksine duymak istiyorum.
"Sen ölmedin Asil. Taşlar değişti. Sen cellat ben kurbandım. Şimdi ben cellat sen de benim kurbanımsın. İnfazını ben yapacağım." beni korkutan gülüşünü atarak tamamladı cümlesini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Novela JuvenilKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...