Heyyy ben geldim 🥳😜
Flashback bölümün ön alıntısı gibi düşünün ama bölümle alakalı 22. Bölümün bir parçası.
Yorum yapmayı ve yıldızları parlatmayı unutmayın 💥
İYİ OKUMALAAARRR 🤍🌼
---------------------------------------------------------------------------------
12.07.2005"Kartal, nereye gidersen kardeşini de götür oğlum. O sensiz bir şey yapamaz, O'na hep sahip çıkmalısın o daha çok küçük. Tamam mı yakışıklı oğlum?" annem kucağında küçük gözlerle bana bakan Derya'yla karşımda dikilmiş futbol oynamaya onu da götürmemi istiyordu?
"Anne, top oynamaya gidiyorum. Ona orada bakamam." Diye çıkıştım. Başıma bela olmuştu.
"İşe gideceğim oğlum. Ya onu da götür ya da ikiniz de evde kalırsınız senin seçimin?" kucağından indirdiği Derya'yı yere bırakarak ellerini belinde birleştirdi. Çatık kaşlarını havaya kaldırarak seçim yapmamı istiyordu. Yine de götürmeyecektim. İnat değil mi? Kendim de gitmeyecektim onu da götürmeyecektim.
"Götürmeyeceğim. Onu istemiyorum! Neden doğurdun ki bakmayacaksan?" bağırışım ve söylediklerim annemi sinirlendirmişti.
"Kardeşin o senin. Düzgün konuş. Geldiğimde evde olmuş ol." Dediğinde yemin ettim. Ondan sonra dışarı çıkacak Derya'yı da evde bırakacaktım. Yaptığım planı anlamaması için Derya'yı kucağıma alıp odamıza götürdüm. Kapıyı hızlıca kapatacakken evin kapısı sert şekilde vurulmaya başladı.
"Cemaaallll!" babamın adını bağırıyorlardı. Ama babam aylardır eve uğramıyordu!
"Çık lan dışarı Cemaaalll!" bağırışları ve kapıya sert vuruşları artarken annem koşarak yanımıza geldi.
"Anne neler oluyor? Bunlar kim?" beni duymazdan gelip hızlıca Derya'yı kucağına alıp beni de kolumdan tutarak yatak odasına götürdü.
"Cemaal oradasın biliyoruz. Çık lan ölümün benim elimden olacak." Son cümlesi yerimde titreyip kıpırdamamı engellemişti. Babam ölecek miydi?
"Anne babam ölmesin." Dediğimde annem beni hızlıca kucağına alıp sandığın içine oturtmuştu.
"Sakın buradan çıkmayın. Kardeşin sana emanet onu koru. Sakın ses çıkarmayın. Ne duyarsanız duyun sakın çıkmayın! Anladın mı oğlum?" dediğinde hızlıca kafamı sallayıp Derya'ya sarıldım.
Kapıya vurulma sesleri devam ediyordu. Annem ikimizi öptükten sonra titreyen elleriyle kapağı kapatacağını anladığımda elini tuttum.
"Anne sen de gitme! Lütfen gitme anne." Annem hızlıca elini çektiğindeki yüz ifadesi açık açık 'geri dönmeyeceğim' demişti, anlamıştım.
Derya da hissetmişti. Ağlamaya başladığında hızlıca elimle ağzını kapattım.
Kapının açılması ve bağırışların yakınlaşması aynı anda olmuştu.
Annem ne kadar babamın burada olmadığını ve nerede olduğunu bilmediğini söylese de inanmıyor ve bağırmaya devam ediyorlardı. Hiçbir sesin tam olarak ilişmediği kulağıma "Kocan yoksa borcunu seninle ödemiş olacak bize." Sözleri ilişmişti. Anlamamıştım. Annemin parası borcu ödemeye yeter miydi?
O zaman babam gelirdi belki. Küçük bir sevinç kaplamıştı içimi. Babam geri gelecekti. Annem çalışmayacaktı ve ben Derya'ya bakmak zorunda olmayacaktım.
"Hayır, Hayırrrr!" bağırışlarının ardından başka ses duymamıştım. Arada konuşma sesleri gelse de sesler kesilmediği sürece çıkamayacaktım. Derya'yı göremiyordum ama ses çıkarmıyordu artık. Karanlık ve korku beni uykuya iterken, uyumamak için çabalıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Fiksi RemajaKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...