MERHABALAAARRR👋❤️
Nasılsınızzz bakalım??? Çok güzel bir bölümle geldiğğğmmmm🤤
Yıldızımızı da parlatmayı ve yorumları unutmayalııımm✨
İYİ OKUMALAAARRR 🤍🌹
Şarkı: Gökçe Özgül - Sersem
"Kanatları kesilen melek, celladına aşık oldu."
______________________________________________GEÇMİŞ
"Ağlama Karaca. Sadece kabustu." saçlarımı okşadığında kalbimin atışı hala çok hızlıydı. Parmaklarım yine ait oldukları yerde, tişörtünde konaklıyorlardı.
"Ama 'az kaldı, geliyorum' dedi. Elinde ip ve bodrumun anahtarı vardı. 'Çok sevdiğin Serseri'nin ölümünü izleteceğim sana.' dedi. Ölme, lütfen ölme. Seni benden almak için gelecek."
Ellerimi tişörtünden zorla ayırdıktan sonra bedenimi dizlerine çekerek kafamı dizine yatırdı.
"Şimdi sen uyuyacaksın ben de yanında olacağım ve kimse beni senden almayacak. Sözümü tutuyorum. Sadece senin Kartalcın olacağım." çocukken yapmış olduğum yanlışı vurgulayarak yapması içime biraz huzur kaplatırken o korku hala içimde konaklıyor ve kalbimdeki Serseri'nin yerini ele geçirmek için uğraşıyordu.
"Masal anlatmamı da ister misin?" diye sordu. İç çekerek kafamı salladım.
Serseri masal bilmezdi. Bir şeyler anlatırdı ve biz ona masal derdik ve anlattığı her masal da ağlardı. Sessizce ağlardı, ona ağlamak yasaktı o yüzden ağladığını anladığımı hiçbir zaman söylemedim. Ağlamazsa geçmezdi, içindeki o okyanusun dalgaları onu savurmaya devam ederdi biliyordum.
Sesinden önce göz yaşları bana ulaşmıştı bile. Onu bu kadar ağlatan neydi bilmiyorum ama ağlamasın diye bütün acılarını kendi acılarıma katmaya hazırdım.
"Uzun zaman sonra dünyaya çok güzel bir melek inmiş. Daha çok küçükmüş, çok güzelmiş, gülünce herkes gülermiş, herkes onu çok severmiş. Kanatları rengarenk ve çok parlakmış öyle parlakmış ki karanlığı aydınlık yaparmış." sanki nefesi kesilmiş gibi derin bir nefes içine çektiğinde nefesimi tuttum. Sanki buradaki oksijeni tüketiyor ve onun yaşamını zorlaştırıyormuş gibi hissettim.
Saçlarımı okşayarak kaldığı yerden masalı anlatmaya devam etti.
"Günlerden soğuk ve çok karanlık bir gece şeytanlar dünyaya inmiş. Meleği çok kıskanıyorlarmış. Onu öldürmek istiyorlarmış. Meleği her yerde aramışlar, dağlar, tepeler, köyler, şehirler gezmişler." sessizlik kapladığında yutkunmaya çalıştığını bakışlarımı yavaşça ona çevirdiğimde gördüm.
Boğazına dizilen acıyı yutacak gücü kendinde bulamamış gibi kendini boğulmaya mahkum etmişti sanki.
"Bulmuşlar mı meleği?" aslında hiç merak etmiyordum sadece kafası meşgul olsun istiyordum. Bakışları bana döndüğünde kafamı çevirdim. Ağladığını gördüğümü görmemeliydi.
"Bir gün bir uçurum tarafındaki bir köyde soluklanmak istediklerinde köyün insanlarından köyde bir melek olduğunu öğrenmişler. Hemen yerini sormuşlar ve meleğin peşine düşmüşler. Meleğin kanatlarının ışıltısını bir evin camından görmüşler. Evin kapısına dayandıklarında meleğin annesi küçük meleği koruması için evinde yardımcı olarak çalışan bir erkek çocuğuna emanet etmiş." hıçkırıklara boğulduğunda ona eşlik ediyordum ama tek farkla. O rahatsız olmasın diye ağzımı kapatmış ve hıçkırıklarımı içime atmış, göz yaşlarımın da rotalarına engeller koymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Teen FictionKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...