MERHABAAALAAARRRR🥳👋
AY BEN GELDİİİĞĞĞMMMM🥺 ÇOK ÖZLEMİŞİİİĞĞMM🥳
Ben bir ölüm döşeğinde düştüm resmen toparlanamadım asla. Nasıl bir hastalıksa artık. Hala toparlayamadım ama sizi özledim beklettim diye geldim yazdım bitirdim ve atıyorum. Dileklerinizi okudum teşekkürler hepinize🥰🤩🤤
Artık sizde yıldız atmayı ve yorum yapmayı unutmayın 💥😁
Wattpadden beni takibe alın aşkolar duyuru atıyorum görmüyorsunuz sonra🙈
Sizi çok tutmuyorum hemen bölüme ışınlıyorum🔥
İYİ OKUMALAAARR 🤍🌼
Şarkı: Can Koç - Gökyüzünü Tutamam
"Her gidiş bir dönüştür bazen."
--------------------------------------------------------------------------------
Biri senin hayatından kötü anısıyla çıktıysa yaşadığın o kadar güzel anıyı bir çırpıda silebiliyormuş. Sendeki en güzel yerinde deprem etkisi yaratıp yerini yıkabiliyormuş.En güzel hatıralarını hatırlamak kötü hatıralarından daha çok gözyaşı döktürebiliyormuş sana.
En çok da o kadar insana savunmuş olman ve seni haksız çıkarması, onların kazanmasına neden olmasının verdiği başarı koyuyor sana.
Ne onlar sevinebiliyor kazandığına ne sen kızabiliyorsun haklı olmalarına.
Dost acı söyler sözünün de olayı bu değil midir zaten. Senin görmediğini o görür , o söyler ama canının yanacağını bile bile o davadan vazgeçmeyen aptal yine sensindir.
"Hoş geldiniz efendim." bizi karşılayan kişiye selam verdikten sonra içeri girdik.
Büyük bir Otel'e gelmiştik. Girer girmez baş komisere çaktırmadan Umay'a konum attım.
Kutlama yapılacak alana girdiğimizde etrafı inceledim.
Çok şık ve abartılı olmayacak şekilde süslenmişti. Şahsen ben beğenmiştim. Alan çok büyüktü.
"Çok güzelmiş." dedim büyülenmiş şekilde.
"Evet." sesi kısık çıkmıştı. Ne olduğunu anlamak için Mert'e baktığımda gözlerini bir yere dikmiş suratını da kasıyordu.
Odaklandığı yere baktığımda bir kadın ve bir adam birbirine sarılıyordu. İşte benim bugün ki hedefim. Kadını incelemeye başladım.
Uzun boylu kumral bir kadındı. Siyah ve parıldayan uzun bir elbise giymişti. Elektrikler gitse yönümü aydınlatacak derecede parlıyordu kıyafeti. Adamsa Mert komisere oranla biraz da sıska kalıyordu.
'Ah canım komiserim ikisi de dengine denk değil yavrum bir tanesin.' diyerek görünmeyen bir öpücük yolladım.
10 saat sarıldıktan sonra ayrılan piton yılanları bize doğru döndüğünde Baş komiserin koluna girip fark ettirmeyecek şekilde sıktım. Hemen bana dönen adamın yüz ifadesine gülümsedim. Aşırı masumsun adam.
"Öldürdün bakışlarınla hepsini. Biraz da bana bırak." dediğimde gülümseyip göz kırptı. Enerjimiz çok güzeldi he.
"Bu gecenin en güzel intikam çifti olarak geceye karışalım mı Mert Cihan?"
"Karışmazsak ayıp ederiz Asil Kızılkurt." cevabı beni daha da heyecanlandırırken gülerek bakmadan yanlarından geçtik.
Kural 1: Düşmanını göz teması kuracak kadar önemseme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Teen FictionKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...