MERHABALAAARR 👋🫀
YENİ BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM YİNEEĞĞĞ💋🥰
SATIR ARALARINDA BULUŞALIM YORUM YAPMAYI VE YILDIZI PARLATMAYI UNUTMAYIN ❤️😽
İYİ OKUMALAAARRR🙈💋
Şarkı: Kahraman Deniz - Acıtamaz
"Olurda bir gün yanarsan, sudan uzak dur Aziz'im. Su zaten ateşten uzak olduğu için yanmakta..."
-----------------------------------------------------------------------------
Hayatım üç-beş ciltlik bir roman. Bense o üç-beş ciltlik romanda başrolüm. Omuzumdaki o koskoca yüklerle satırların arasında kaybolmamışım gibi bir de düşmanımı sürekli kurtarmaktan başka bir şey yapmayan zırdelinin tekiyim.Azrail'in ölü bedenlerden ruhları çıkartmak yerine o ruhları çürüyen bedenlerde zorla yaşatması gibi bir şeydi yaptığım. Sürekli ölümü tercih edip düşmanımı yaşatıyordum. Azrail'in işine çomak sokuyor hedef şaşırtıp asla eline ikimizden birinin ruhunu veremiyordum.
Bu savaşta ölümle yüzük takan gelin, Azrail'le yarışan insanoğluydum.
15 Kasım 2012
"Hey, neredeydin? Her yerde seni aradım." Karanlıkta yüzünü tam olarak seçemesem de mezarlığın kapısındaki sokak lambası silüetini tanımamda yardımcı olmuştu.
Cevap alamamıştım. Duruyordu sadece, yüzü bana mı dönüktü yoksa arkası mı bana dönüktü onu bile çözemiyordum.
Yavaş adımlarla ona doğru yürüdüğümde içimi kötü bir his kaplamaya başladı. Kartal olduğundan bile tereddüt etmeye başlamıştım. Çünkü benim serserim beni yüz metre öteden tanır ve tepki verirdi. Tabi bu tepkilerden biri de üstüme atlamaktı. Sürekli bir ölümden dönme sorunu yaşıyordum sayesinde.
Birkaç adım kala durduğumda arkasının dönük olduğunu anladım. Kartal'dı. Omuzları dik, ama sağ omzu daha aşağıdaydı. Bunu geçen yıllarda fark etmiştim. Sanki sağ omzunda ağır bir şey taşıyormuş gibi, sol omzuna göre bi tık aşağıda duruyordu.
Kafası önüne eğikti ve saçları ıslaktı. Sokak lambası siyah saçlarında gizlenen su damlaları ifşa ediyordu. Üzerinde siyah bir gömlek altındaysa bacaklarını saran bir kot vardı. Her zamanki gibi deri ceketi de yanındaydı ama yerde duruyordu. Gömleğinin kollarını sıyırmıştı.
Nefes alışverişi sert ve hızlıydı. Canı yanan Serserinin nefes alışverişleri her zaman sert ve hızlı olurdu. Canı yanıyordu. Bana bakmıyordu. Benimle konuşmuyordu. Ailesinin yanındayken ben ona yaklaşamıyordum. Aramızdaki tek iletişim onun sert ve hızlı nefesiyken benimse umut dolu ona eşlik eden yavaş ve korkulu nefesimden ibaretti.
"Beraber nefes alırken, beraber susarken neden beraber acı çekmiyoruz Ser-"cümlemi kesen ani ve hızlı dönüşü değildi. Gözlerindeki acının yoğunluğunu kalbimde hissetmemdi. Ağlamıştı. Yüzündeki yara izlerine eşlik eden göz yaşları, onu ruhsal acısından arındırmak isterken, fiziksel yaralarına tuz basıyordu. Serseri acıdan kurtulamıyordu.
Acısına şahit olmaktan nefret ediyordum. Acısına şahit olmamaktan nefret ediyordum. Acı çekerken yanında olmamaktan nefret ediyordum. Ben sana acının uğramasından nefret ediyorum Naderi.
Ben Serserimi acılarından kurtarmak istiyordum. Yapabilir miydim?
Göz yaşlarını silmek için elimi kaldırdığımda kafasını eğdi. İstemiyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL KABİR
Novela JuvenilKızıl, Kabir ve Cellat. Bu oyun üçü arasında kuruluydu. Kızıl, alev. kabir, ölüm. Cellat, katildi. Cellat, kurbanının alevini söndürmüş ve ölüme terk etmişti. Ölüm hiç bu kadar karanlığa mahkum olmamıştı. Cellat, darağacını mı yoksa ölüme terk ettiğ...