Defne Lena
Otelde yaşananları unutmak, kafamı dağıtmak için kendimi dışarı atmıştım. Bir süre sokaklarda yürüyerek, her adımımı hayranlıkla attığım şehrin kısa da olsa bir keşfini yaptım. Elimdeki küçük kitapçığın da yardımıyla daha detaylı gezmek istediğim yerleri planladım. Sonrası çılgın bir alışveriş maratonu oldu tabi. Kendime, sevdiklerime bir sürü hediye aldım. Ancak paketleri taşımakta zorlanmaya başladığımda abarttığımın farkına varabildim. Gördüğüm onlarca kafeden birini seçmek zor olsa da, hoş bir yer bulduğumu düşünerek içeri attım kendimi. Biraz dinlenmeye ve bir şeyler yemeye ihtiyacım vardı. Günlük rutinlerimden olan Dante ile konuşmamızın üzerine, tam telefonu kapatmış, garsona siparişimi verirken araya giren birinin olması, bugün için bardağı taşıran noktaydı.
"Kendi adıma sipariş verebiliyorum ve sizden yardım istediğimi de hatırlamıyorum," dedim sıktığım dişlerimin arasından.
"Yardım istemediğinizin farkındayım. Gönüllü oldum desek."
Yok, anlamıştım artık bugün böyle başlamıştı, akşamı da böyle devam edecekti ama ben büyük bir kızdım. Otelde beni bekleyen çok daha büyük sorunlarım varken bu saçmalığa sinirlenmeyecektim bile. Her ne kadar etkileyici bir görünüşü ve çok güzel bir aksanı olsa da bu kendini beğenmiş adamla ve çalışılmış, yapmacık gülüşüyle baş edebilirdim. Derin, sakinleştirici bir nefes aldım.
"Biliyor musunuz size inanabilirdim. Eğer o sahte gülüşünüz ve kendini beğenmiş tavrınız olmasaydı. Şimdi izin verirseniz..." Elimle yol gösterircesine uzaklaşmasını rica ya da emrettim. Rengi değişmiş yüzüyle şaşkın şaşkın bakarken, göz göze geldik 'O gözler... O olabilir miydi?'
Bir anlık bir tereddüt yaşasam da hemen toparlandım. Hayır, bunu düşünmenin bir manası yoktu. O olsa ne fark ederdi ki zaten! Önümdeki menüyle ve aldığım broşürlerle ilgileniyormuş gibi yaparak asıl problemime odaklanmaya çalıştım.
Ozan buradaydı. Nasıl olmuştu da bunca zaman sonra karşıma çıkmıştı? Üstelikte hiçbir şey yokmuş gibi davranarak. Tüm dünyaya olan güvenimi yerle bir ettikten sonra tam ben kendimi toparlamaya başlamışken, yeniden etrafımda olmaya hakkı yoktu. Ne kin, ne düşmanlık ya da sevgi besliyordum ona karşı, ne de herhangi bir başka duygu. Bomboştu içim... Ondan sadece tek bir şey istemiştim. 'Hayatımdan uzak dur, lütfen karşıma çıkma bir daha.' Ozan'ın asla plansız bir şeye kalkışmayacağını adım gibi biliyordum. Demek ki söz verdiği halde tutmayacaktı!
Bu şehir bana kesinlikle yaramamıştı. Hayatıma kurduğum düzen ve kontrol sadece bir gün içinde sarsılmaya başlamıştı. Şu anda en son ihtiyacım olan şey turist olduğu belli olan kıza asılan bir adamdı. Daha neler bekliyor olabilirdi acaba beni? Kafamdakiler birikip üst üste yığılıyordu. Odaklanamadığımı anlayınca elimdekileri bırakıp, telefonumdan maillerimi kontrole başladım. Çalışmak kendimi toplamanın en kolay yoluydu benim için. Tabi bir de dostlar... Nazlı'nın mesajını görünce hemen aradım. Neşeli sesini duymak bile iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)
Romance** TARİHİ KURGU DEĞİL CANLAR. GİRİŞ BÖLÜMÜ 1960'LARDAN BİR KESİT SADECE. BUNUN NEDENİNİ KİTABIN ORTALARINDA GÖRECEKSİNİZ. GİRİŞ BÖLÜMÜ SONRASI 2012 YILINDAN, HİKÂYENİN YAZILDIĞI YILDAN DEVAM EDİYOR.** 18 Şubat 1961 gecesi ayrı düşen aşıkların yüre...