~Bölüm 9~

404 59 1
                                    

Gözlerinde ilk gördüğüm öfkeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerinde ilk gördüğüm öfkeydi. Sonra korku, ardından adını tam koyamadığım bir şey daha. Rahatlama mıydı? Uzanıp, ceketimi omuzlarının etrafından sardım. Onu incitmeden kollarımın arasına alırken söylediklerimi bile duymuyor gibiydi. Kollarımı bedenine sardığım anda bayıldı.

'Tanrım, lütfen iyi olsun...'

Çaresiz bir kuş gibi kendini bırakmış bedeni kucağımda lobiden geçerken doktoru göndermelerini söyleyip, hızla odama yöneldim. Yüzü çok solgun, teni buz gibiydi. Yatağa yatırıp üstünü örttüm. Henry'i arayıp bahçedeki adamla ilgilenmesini söyledikten sonra, içimden dua ederek doktoru beklemeye başladım. Daha önce, annem başta olmak üzere defalarca numaradan kendinden geçen kadınlara şahit olmuştum ama bu farklıydı. Gerçekti. Ne yapacağımı bilememek, berbat bir duyguydu.

Tüm gecemi uykusuz geçirmek yetmezmiş gibi konferans salonundan ayrıldıktan sonrada ne çalışabilmiş ne de kendimi oyalayabilmiştim. Aklımdan çıkmamakta direnen bir kız yüzünden! Gülüşüme 'çalışılmış, sahte' diyen, yüzüme bile bakmamakta ısrar eden, beni tersleyen bir kız... Bütün bunların ilk olması yetmezmiş gibi, bir de tokat yemiştim. O ateş parçası nasıl olurdu da böylesine buzla kaplı olurdu!

Kızı takıntı haline getirmiş huzursuz düşüncelerden kurtulmak niyetiyle oteli turlamaya başlamıştım. Kendime gelmenin tek yolu vardı. Böyle uzaktan bakıp dokunmadan duramayacaktım, o benim olmalıydı. Dik başlı, inatçı, umursamaz ne olursa olsun bu kızı fethedecektim. Bahçeye de onu bulmaya gitmiştim ama gördüklerime hazırlıklı değildim. Adamın biri tarafından duvara yaslanmış öpülüyordu. Gitmek üzere arkamı döndüğüm anda acıyla bağırdığını duydum. Karanlıkta kalmaları yüzünden gördüklerimi yanlış anladığımı fark ettiğim anda ise deliye dönmüştüm. Kime daha çok kızgındım bilmiyorum. Canını yaktığı için o pisliğe mi, yoksa dönüp gitmeye kalktığım için kendime mi? Kollarıma yığılıp kalmadan hemen önceki bakışları, var olduğunu dahi bilmediğim tüm koruma içgüdülerimi ayaklandırmıştı. Kendimi durduramıyor sürekli mırıldanıyordum.

"İyi olacaksın... Her şey yolunda... Sana bir şey olmasına izin vermem..."

Doktor, sırtındaki hafif çizikleri temizleyip krem sürdükten sonra, yumruk atarken incittiği elini de sargıya aldı. Uyanınca alacağı ağrı kesici ve sıcak bir duşun halledemeyeceği hiçbir probleminin olmadığına beni ikna edince rahatladım. Yüzündeki gerginlik gitmişti. Derin uyku halindeyken çok masum, çok doğaldı. Bu hali de en az hırçın hali kadar büyülüyordu beni. Onu rahatsız etmeden usulca yanına uzandım. İnce, uzun parmaklı zarif elini ellerimin içine aldım. Hissettiğim huzura hayret ederek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Kollarımın arasındaki sıcaklıkla gözlerimi açığımda sabah olmuştu. Saate baktığımda, gülümsememe bir de şaşkınlık eklendi. Çocukluğumdan beri ilk defa kesintisiz uyumuştum. Nasıl olup da bu hale geldiğimizin farkında değildim ama kollarımın arasında oluşunu yadırgamıyordum. Kolları başımın iki yanına uzanmış, göğsü göğsüme yaslıydı. Başını omzumun üstüne koymuş, benim kollarımsa belini sarmıştı. Hep buradaymış gibi doğaldı bu an, yapabildiğim tek şey aptalca bir sırıtmayla ikimizi incelemekti. Hafifçe aralanmış dudakları boynuma, nefesi tenime değiyor, vücudunun sıcaklığı ve teninin yumuşaklığı aklımı başımdan alıyordu. Tüm günü böyle geçirebilirdim. Sadece sarılsak bile ama uyandığında bu halde olursak çıldırır, arkasına bakmadan giderdi. İstemeyerek, yavaşça kollarından ayrıldım ve kendimi toplamak için duşa girdim.

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin