~Bölüm 7~

431 65 0
                                    

Robert Lucas

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Robert Lucas

"Hâlâ vaktin varken bir şeyler yemek istersin diye düşündüm," dedim kulaklıkları alırken elimdeki sandviçi uzatarak. Şaşkın bakışlarının ardından yanaklarına yayılan kırmızılık baştan çıkarıcıydı. Aynı anda nasıl hem masum, hem de bu kadar etkileyici görünebiliyordu? Belki de ben böyle görmek istiyordum. Yanındaki koltuğa otururken, heyecanımı dizginlemek için fark ettirmeden derin bir nefes aldım.

"Beni gerçekten kızdırıyorsun ama yinede sandviç için teşekkür ederim." Bir ısırık alırken mırıldandı. Kulaklığın tekini taktım ve duyduğum harika melodiyi sormadan edemedim. Piyano ve keman mükemmel bir uyumla çalınıyordu. Ne beklediğimi bilmiyorum ama bu kadar iyi olacağını tahmin bile edemezdim.

"Çok güzel bir parça, çalan kim?" yanakları yine renklendi.

"Şey, o eski bir kayıt. Büyükannemle birlikte çalardık. Ben rahatlamaya ihtiyaç duyduğumda onu dinlerim. Öyle önemli bir şey değil yani sadece bana iyi geliyor."

"Artık çalmıyor musun?"

"Hayır, iki senedir hiç çalmadım." Ama çalmalıydı. Böylesi bir yeteneği harcamak, köşeye atmak büyük haksızlıktı. Hem onu bu kadar üzüyorsa neden bırakmıştı ki!

"Neden?" diye sorduğumda sandviçle ilgilenmeye başladı.

"Bilmiyorum, artık istemiyorum sanırım..."

Umursamaz görünmek için omuz silkse de sesinde savunmaya geçen bir tonla tamamlamıştı cümlesini. Daha fazla sormak istedim ama üsteleyemedim. İkimizde sustuk. Onu böyle görmek şaşırtmıştı beni. Zaten sürekli şaşırtmıyor muydu? Dikkatle güzel, hüzünlü yüzünü izlerken, o büyük bir ciddiyetle sandviçi yemeye odaklanmıştı. Bir süre sonra toparlanmış şekilde başını kaldırdı.

"Tekrar teşekkürler ama artık gitsen iyi olur. Birazdan toplantı başlayacak ve o koltuğun bir sahibi var. Senin aksine biz normal insanlar günümüzü sapıklık yaparak ya da tanımadığımız insanlara yemek taşıyarak değil, çalışarak geçiriyoruz."

"Ben de Bayan Çokbilmiş nereye kayboldu diyordum," dedim başımı sallayarak. Bu kıza ayak uydurmak imkânsızdı. Her an değişiyordu...

"Senin sapıklık işleri nasıl yürür bilmiyorum ama gidip birilerinin peşine takılman falan gerekmiyor mu? Ya da şu 'doğru kaynakları' bulman?" dedi parmaklarıyla havada tırnak işareti yaparak. Kalıp, eğlenceli diyalogumuza devam etmek istiyordum deli gibi ama insanlar içeri girmeye ve yerlerini almaya başlamışlardı. Artık çıkmalıydım buradan, tanınma ihtimalini göze alamazdım.

"Şimdi gidiyorum ama yine görüşeceğiz," dedim kulağına fısıldayarak. Hemen ardından şapkamı biraz aşağı kaydırıp, başımı eğdim ve cevap vermesine izin vermeyerek hızlı adımlarla çıktım...

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin