** TARİHİ KURGU DEĞİL CANLAR.
GİRİŞ BÖLÜMÜ 1960'LARDAN BİR KESİT SADECE.
BUNUN NEDENİNİ KİTABIN ORTALARINDA GÖRECEKSİNİZ.
GİRİŞ BÖLÜMÜ SONRASI 2012 YILINDAN, HİKÂYENİN YAZILDIĞI YILDAN DEVAM EDİYOR.**
18 Şubat 1961 gecesi ayrı düşen aşıkların yüre...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Robert Lucas
Dışarıdan bakanlar için aile şirketinin başına geçmek üzere hazırlanan biri gibi görülebilirim ama bu benim için yalnızca değerli bir ricayı kırmamak ve büyükbabamın yükünü hafifletmekten ibaretti.
Büyükbabamla çalıştığım dönemde, kendi kanatlarımla uçabilmek için girişimlere başlamış, geçen zaman içinde gizlice yürüttüğüm planlar işler hale gelmişti artık. Bu yüzden son bir yıldır düşünmek ve kendi yolumu daha net çizmek için Londra'dan ayrılmış bir yandan dünyayı dolaşıp keyfime bakıyor, diğer yandan da bağlantılarımı sağlamlaştırıyor, küçük adımlarla büyüyordum.
Şirketten ayrıldığım son bir yılın, dinlenip düşünmek için olduğunu söylemiş olsam da hayatımda dinlenmeye yer yoktu. Zaten oldum olası dört ya da beş saatten fazla uyuyamazdım. Günlerim durmadan çalışarak, gecelerimse eğlenerek geçiyor, eve sabaha karşı dönüyordum...
Yine gece kulüplerinden birinde başladığım gecenin sabahında, başımı ortadan ikiye ayırmaya çalışan bir ağrıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Soğuk bir duşla kendime gelmek üzere kalkacakken, belime uzanmış kolu fark ettiğimde, hızla doğruldum. Birlikte bir gece geçirdik diye bu yakınlık bu samimiyetsiz temaslar bana göre değildi. Eğlencem nasıl başlarsa başlasın kendi yatağımda ve yalnız sona ererdi. Tanıştığı adamla hiç vakit kaybetmeden yatağa giren kadınlar seksten ibaretti benim için. Ancak o kadar çok kadınla böyle geceler geçirmiştim ki kendimi orada burada gördüğüm kadınlar için 'Bununla da yatmış mıydım?' diye düşünürken bulmaya başlamıştım. Yorulmuştum ve bu planladığım gelecek için gereksiz bir yorgunluktu.
Buna bir son vermenin vakti çoktan gelmişti...
O sabahın ertesi günü evime dönüp işimi duyurmuştum. Ailemden hiç yardım almadan başladığım işe, yine tek başıma devam ediyordum. Adından söz ettirecek, deneyen herkesin damağında tadını bırakacak en iyi içkilerin yapımında kullanılmak üzere ürünlerimi yetiştirecek insanları bulmuş, anlaşmalar yapmış, onları kendi markam altında toplayıp üretimi geliştirmeye başlamıştım. Bağların yakınına laboratuarlar kurmuş, ürünler için mühendisler, dolum tesislerinde tat uzmanları, akla gelebilecek tüm teknik malzeme ve elemanın yanı sıra iyi de bir güvenlik sistemi kurmuştuk. Şimdi son adımdaydım, satış ağını büyütmeli, daha iyi bağlantılar kurmalıydım ki dünyaya açılabileyim.
Benim gibi bir adamın işi bu olmalıydı! Eğlence adamı olamayacaktım madem, o zaman insanları eğlendirirdim. Bu arada hayatıma da tam olarak ara vermedim tabi, sadece daha dikkatliydim. Firmamın duyulmaya başlamasından itibaren günlerim açtığım iki satış ofisiyle, gecelerimse büyük kaliteli gece kulüplerinde geçiyor böylece güzel zaman geçiriyor ve iş anlaşmalarımı yapıyordum. Bir taşla iki kuş!
Ben bütün bunlarla uğraşıp hayatımı kurmaya çalışırken, babam her zaman ki umursamaz tavırlarıyla sıkılmamı bekliyor, annemse o çok önemli adına leke sürülecek diye uykularından oluyordu. Hayatım boyu yaptığı en mühim annelik görevi olarak, beni bunaltmayı ihmal etmiyordu. Telefonu cevaplarken, her konuşmamızda ilk söylediği cümleyi duydum yine