~Bölüm 31~

274 39 0
                                    

Lucas'ın kolları arasında ve çalan şarkının büyüsüyle kendimden geçmiş, gülümseyerek birbirlerinin kollarında hayat bulan çifti izliyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lucas'ın kolları arasında ve çalan şarkının büyüsüyle kendimden geçmiş, gülümseyerek birbirlerinin kollarında hayat bulan çifti izliyordum. Gözlerim dolu dolu, yaşanan ana öyle kaptırmıştım ki kulağımdaki mırıltıyı algılamam zaman aldı. Başımı yana doğru çevirdiğimde, benim gibi hüzünle karışık gülümseyen bir Lucas vardı.

"Ne dedin az önce?"

"Büyükbabamın hediyesi dedim."

Şaşkınlıktan neredeyse ciyaklıyordum. "Sen biliyor muydun?"

"Hayır, bilmiyordum."

"O zaman nasıl?"

"Onlara baksana! Anlamamam için kör olmam gerekir ama bu merak etmediğim anlamına gelmiyor ve görünen o ki haberler sende!"

Elimden tutmuş kocaman adımlarıyla, bizimkilere görünmemek için masaların arasından dolaşarak çıkmaya çalıyordu ama yüz ifadesinde bir şeyler vardı! Arabaya bindiğimizde dayanamadım.

"Lucas? Sen... Bana ya da onlara kızgın mısın?"

"Tabii ki hayır!"

Çatılmış kaşlarıyla hızla cevap verince rahatladım biraz. Derdi alınganlıktı sanırım. Sırıtmamak için zor tuttum kendimi. Tanrım, çocuk gibi büyükbabasını mı kıskanmıştı? "Sen kıskanmışsın!"

"Saçma!" Benden cevap gelmeyince yüzüme bakmak zorunda kaldı. "Kıskançlık değil bu, aksine sana bu kadar güvenmesi beni çok mutlu etti. Ben sadece şaşkınım. Büyükbabam ve ben aramızda bu konu hariç hiç sır saklamadık. Benden önce sana gelmesine şaşırdım," dediğinde çoktan yola çıkmıştık bile.

Küçük kulübemize varan bu yolculuğun sonunda; iki gün boyunca evin her köşesinde, her fırsatta seviştik. Birbirine kanamayan iki âşık olarak gerçek hayattan kaçmak için yaratılmış bir masal ülkesiydi burası bizim için ama her masalın bir sonu vardı.

Döndüğümüz gecenin sabahı hazırlanmış evden çıkmak üzereyken Arda aradı. Tanrım nasıl unutmuştum, sabah beni o alacaktı ve yeni görevime başlamadan önce, son seminere her zamanki gibi birlikte gidecektik. Aramayı cevapladığımda, Lucas kararmış bakışlarıyla kulağını telefona yapıştırmıştı.

"Defne, günaydın. Hazırsan ben aşağıdayım canım."

'Canım mı?' Şükürler olsun ki Lucas, Türkçe bilmiyordu ama bu Arda'nın ses tonundan, kelimelere vurgusundan şüphelenmesine engel olmadı tabi.

"Günaydın Arda, hemen iniyorum," dedim ve aceleyle telefonu kapattım. Lucas'a dönerek parmağımı göğsüne dayadım. "Kaşlarını çatmaktan vazgeç koca adam, o iyi bir çocuk ve benim arkadaşım. Ona iyi davran."

"Bebeğim öyle safsın ki! O bir çocuk değil ve istedikleri de hiç masum şeyler değil."

"Nerden biliyorsun?" Anında suratına yerleşen alaycı sırıtışa, kalkan tek kaşı da eklenince sorduğuma pişman olduysam da artık çok geçti!

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin