~Bölüm 42~

239 35 0
                                    

Bir süredir her sabaha tenimde gezinen parmaklar, üzerimdeki etkisi dokunuşlarından bile fazla olan bakışlarla, uyandığımı anladığı anda gelen öpücüklerin tazeleyici etkisiyle ve kasıklarımda hissettiğim hafif tatlı sızıyla gülümseyerek uyanmaya a...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir süredir her sabaha tenimde gezinen parmaklar, üzerimdeki etkisi dokunuşlarından bile fazla olan bakışlarla, uyandığımı anladığı anda gelen öpücüklerin tazeleyici etkisiyle ve kasıklarımda hissettiğim hafif tatlı sızıyla gülümseyerek uyanmaya alışmıştım. Tam anlamıyla ilgi arsızı olup çıkmıştım sonunda.

"Günaydın kocacığım."

Lucas'ın en güzel gülümsemelerinin anahtarıydı bu ve etkisini hiç yitirmemesini dilediğim tek kelime...

"Bunu söylemene bayılıyorum... Gülümseyerek uyanmana bayılıyorum... Sana bayılıyorum... Seni seviyorum..." Yüzüme kondurduğu öpücüklerin arasında mırıldanıyordu. "Biraz daha uyu istersen meleğim. Gece çok fazla uyumadın."

"Bende seni seviyorum ve hayır, uyumak istemiyorum."

"O zaman kahvaltı?"

Hevesle başımı salladım. "Kurt gibi açım!"

"O zaman ben kahvaltıyı söylüyorum ve sen de o arada giyiniyorsun. Bugün deniz kenarında dinlenip, güneşin tadını çıkarıyoruz."

Bu da bir çeşit isyandı, biraz olsun dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Bununla birlikte şu bikin testini yapmak için de sabırsızlanıyordum. Valizimdeki her bir çifti avucuma sığacak büyüklükteki bikinilerin her biri onu delirtecek nitelikteydi. Sahilde tuniğimi üzerimden çıkardığımda kıyamet kopmuş, krem sürme bahaneleri başta olmak üzere vücuduyla beni sürekli kapatmaya çalışmıştı. Onun kıskançlığına kızarken, etraftaki kızların sevgili kocama bakışlarını görünce baştan ayağa kızardığımı fark ettim. Belli etmemeye çalıştım ama o da anlamıştı en az kıskandığı kadar kıskanıldığını.

Onu ve kendimi gözlerden uzak tutmak için kendimizi Ege'ye saklamak istedim. "Sevgilim, yüzelim mi?"

"Telefonuma baktıktan hemen sonra, olur mu?"

Al işte bir sorun daha! Surat asmamak elimde değildi. Telefonunu kapattırmayı başaramamıştım bir türlü üç gündür. "O telefon hiç susmuyor ki! Ben gidiyorum..."

"Git bakalım. Bahse girerim, su boyuna gelmeden seni yakalarım."

"Hıh!" diyerek gayet havalı şekilde saçlarımı da savurup ilerledim. Her zamanki gibi duraksamadan su kalçama ulaşana kadar hızla ilerleyip, daldım. Başımı sudan çıkarışım kendimden emin, havalı hallerimin bittiği ana denk geliyordu... Telefonuna bakma işini, kendimce konuşma yapacak diye yorumlamış, tam olarak kelime anlamıyla yapacağını akıl edememiştim. Sudan çıktığım gibi, Lucas'ın yanımda olduğunu görünce somurtsam da, tamamen numaradandı. Plajdakilere seyirlik bir gösteri sunmakta olduğumuzu umursamayacak kadar çok eğleniyordum. Su sıçratma denemelerimin, amaçsız kaçma çırpınışlarımın yine Lucas'ın kollarında ve öpücüklerinde son buluşuna değerdi.

Gün içinde yeterince yorulduğumuza karar verip, akşam yemeği için oteli tercih etmiştik. Kahvelerimizi içerken elinde telefonla yaklaşan Henry, ciddi bakışlarıyla kısa bir baş selamı verdi. "Bay Ross, Bayan Ross affedersiniz. Bay Neill hatta acilen size ulaşması gerekiyormuş."

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin