Müzik biter bitmez kollarımdan kaçıp gittiğinde kimseye fark ettirmeden peşine düştüm. Aralık bıraktığı kapıdan sessizce karanlık odaya süzülürken, onu piyano başında gördüğümde yeniden çalmaya başlamasının heyecanı sardı içimi. Müziği duyana kadar... Sakin durgun başlayan notaların hızını arttırarak önce öfkeli, sert ve ardından hüzünlü içimi acıtan bir melodiye geçişini dinledim. Sonra kısık sesle, mırıldanarak söylediği şarkıyla yaşadıklarını, duygularını müziğine dökerken akıttığı gözyaşları yüreğimi dağladı. Koşup teselli etmeyi, acısını dindirmeyi istedim ama ona zaman vermeliydim. Hiçbir şey gözyaşlarının sebebini, canını acıtanın ben olduğum gerçeğini değiştiremezdi. Şarkıdaki yakarışı dinlerken, başta kendim, onu kıran herkese lanetler yağdırarak ve sözler vererek sadece izledim.
Al bu gözyaşlarını, bir şişeye doldur. İzin verme gözyaşlarımın boşuna akmasına.
Al bu gözyaşlarını, cennette sakla. Hayatımı gözyaşlarımla sula, yağmur gibi.
Al bu hayatı, bir şeye dönüştür. Korkuyorum, bunun sadece zaman kaybı olmasından.
Dönüştür bu hayatı, üzerinde yükselen güneşle, yavaşça büyüyen bir asmaya.
Dönüştür gözyaşlarımı şaraba.
Duy beni, duy söylenmemiş kelimelerimi. İnancımı ve umutlarımı tazele.
Benden geriye kalan sadece izler. Daha güçlü kıl beni kırılan parçalarımda.
Duy beni...*
Bir süre sonra salona döndüğünde eğer bakışlarını okuyacak kadar onu tanımıyorsa, kimse ne hissettiğini anlayamazdı. Henüz sadece arasına sızmaya başladığım o kalın duvarları yeniden örmüştü. Saatler boyu gülümsedi, sohbet etti, dans etti. Ben kıskançlıktan çıldırmış kimseyi görmeden sadece onu izlerken, bir kez olsun gözleri beni aramadı. Etrafına üşüşen o fırsatçı pisliklerden uzaklaştırmanın ona ulaşmanın bir yolunu bulmalı, ellerimden kayıp gitmesini engellemeliydim.
Ahmet Bey de benim gibi düşünüyor olacak ki bir an olsun yanından ayrılmıyordu. Dans ettikleri bir andan istifade edip orkestraya isteğimi ilettim ve onlara doğru ilerledim yeniden. Pistten inmek üzereyken yetiştiğimde, Lena geldiğimi görmüş, adamın kolunda acele adımlarla uzaklaşmaya çalışıyordu.
"İyi akşamlar."
"Bay Ross, ben de ayrılmadan önce size tebriklerimi iletmek istiyordum. Ne hoş bir sürpriz oldu."
Bir gülümseme yerleştirdim yüzüme, adama kabalık etmek istemiyordum ama Lena'nın gözlerindeki bakıştan, kaçmak üzere olduğu belliydi. "Teşekkür ederim. Beklemediğim bir sürprizdi. İzin verir misiniz?" dedim.
"Ah elbette," derken şaşkın bakışlarla süzdü ikimizi. Lena uzattığım eli tutmaktan kaçınıyordu. "Bay Ross, kabalık etmek istemem ama biz ayrılmak üzereydik," dediğinde Ahmet Bey ayıplayan bakışlarını gözlerine dikmişti.
"Anlıyorum ama beni kırmayacağınızı umuyorum." Israrla elimi uzatmaya devam edince, kısa bir duraklamanın ardından zorlama bir tebessümle elimi tuttu. Arkamızı dönüp piste yürürken, kızgın bakışlarına aldırmadan devam ettim. Konuşmak için ağzını tam açmıştı ki, "Oradaydım, seni dinledim. Ne söylesem dinlemeyeceksin biliyorum ama lütfen en azından dinle. Sadece dinle..." dedim, orkestra şarkımıza girişini yaparken. İtiraz etmedi.
Kimse umurumda değildi. Beline doladığım kolumu sıkılaştırıp, iyice kendime çektim, kulağına şarkıyı mırıldanarak. Yanağımı başına yasladım. Lena için bunun bir veda olduğunu biliyordum. Pes etmeyecek, böyle bitmesine izin vermeyecektim ama bu gece ne yaparsam yapayım kararını değiştirmeyecekti. Sadece bilsin istedim, onsuz olamayacağımı anlamasını diledim.
Ya öpemezsem tekrar dudaklarını, ya da hissedemezsem beni kucaklayan tatlı dokunuşlarını
Nasıl devam edebilirim.
Sensizken hiçbir yer yok ait olabileceğim
Bir gün aşk bana geri getirecek seni. O güne dek boş kalacak kalbim
Bu yüzden tek yapabileceğim, inanmaktır bir yerlerde düşündüğüne beni
Seni bırakacağım güne dek. Tekrar merhaba diyeceğimiz güne dek
Veda değil bu, Seni tekrar görene dek
Tam burada o zamanı bekliyor olacağım.
Ve zaman bizim tarafımızdaysa şayet, Gözyaşı dökmemiz gerekmeyecek
Veda değil bu.**
Şarkı yavaşlayıp sona erdiğinde, dolu gözlerinde parlayan yaşlarla son defaymış gibi bakıyordu yüzüme. Biliyordum o da benim gibi her bir ayrıntıyı hafızasına kazıyordu. Ben tekrar göreceğim ana dek, o ise gerçekten son olduğunu düşünerek yapıyordu bunu.
"Seninle yaşadığım her an çok değerli, çok güzeldi ama burada bitmesi gerektiğini kabul etmeliyiz. Lütfen daha fazla zorlaştırma. Yarından itibaren kendi hayatlarımıza geri dönüyoruz. Adına ister rüya diyelim ister oyun ama izin ver bu sadece güzel bir anı olsun."
Ardında buz gibi soğukluk bırakarak sıyrıldı kollarımdan bir kez daha. Titreyen ellerimizi ayırmadan önce veda öpücüğümü kondurdum üzerine, gözlerimi yüzünden ayırmadan. Hüzünlü son bir gülümseme armağan etti bana ve gitti...
* Jim Brickman & Michael Bolton – Hear Me (Duy Beni)
** Laura Pausini – In Assenza Di (It's Not Goodbye - Veda Değil).
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)
Lãng mạn** TARİHİ KURGU DEĞİL CANLAR. GİRİŞ BÖLÜMÜ 1960'LARDAN BİR KESİT SADECE. BUNUN NEDENİNİ KİTABIN ORTALARINDA GÖRECEKSİNİZ. GİRİŞ BÖLÜMÜ SONRASI 2012 YILINDAN, HİKÂYENİN YAZILDIĞI YILDAN DEVAM EDİYOR.** 18 Şubat 1961 gecesi ayrı düşen aşıkların yüre...