~Bölüm 10~

488 56 0
                                    

Sımsıkı sarılmış bir kozanın içinde, düşünceler ya da görüntüler olmadan mutlulukla süzüldüğüm, sıcacık bir rüyanın içindeydim önce

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sımsıkı sarılmış bir kozanın içinde, düşünceler ya da görüntüler olmadan mutlulukla süzüldüğüm, sıcacık bir rüyanın içindeydim önce. Sonra hafif bir rüzgâr esti sanki ve üşüdüğümü hissettim. Kafamda kocaman bir ağırlıkla uyanmayı reddederek, üzerimdeki örtüye sarınıp rüyama dönmeye çalıştım ama olmadı. Zaten bir kez uyanınca bir daha uyuyamazdım hiç! İçeri dolan güneş ışıklarına sövüp, gözlerimi kırpıştırarak açmaya çalışırken odama nasıl geldiğimi hatırlamadığımı fark ettim. En son bahçedeydim... Etrafa baktım, oteldeydim ama burası benim odam değildi! Neredeydim ben? Yoksa!

"Günaydın uykucu, hadi biraz doğrul, ilacını alman gerekiyor."

Sesini duyduğumda, dün gecenin anıları hızla aklıma hücum etmeye başlamıştı. Başımdaki berbat ağrıyla, ellerimi şakaklarıma dayadım. İstemsizce titreyen vücudumla doğrulmaya çalıştığım sırada elindekileri hızla komodinin üzerine bıraktı. Oturmama yardım edip başımı göğsüne yasladı. Dün geceyi canlıymış gibi yeniden yaşarken, ona engel olamayacak kadar sarsılmıştım. Ciğerlerime dolan sakinleştiren kokusuna bıraktım kendimi.

Yumuşacık bir sesle "Geçti. Her şey geçti. İyisin..." derken, sıkıca sardığı kollarıyla hafifçe ileri geri sallanıyordu.

Hatırladıklarımı sindirmeye çalışarak, beni avutmasına izin verdim. Sarılışı, vücudundan, kollarından yayılan güç bana iyi geliyor, kendimi güvende hissettiriyordu. Ben gevşeyip rahatlayana kadar, aynı şeyi yapmaya devam ettikten sonra, ilaçları ve portakal suyunu uzattı. Ne olduklarına bile bakmak aklıma gelmeden ilaçları ağzıma atıp, portakal suyunu kana kana içtim. Hâlâ sesimi bulmayı başaramamıştım.

"Güzel, ilaçları içtiğine göre şimdi ben kahvaltı isterken, sen de gidip sıcak bir duş almalısın. Sakın itiraz edeyim deme çünkü bu bir rica değil, doktorun emri. Yani ya kendin yaparsın ya da ben duş aldığından emin olurum."

"Yok artık! Sapık olduğunu biliyorum ama orada dur bakalım!" Yaptığı gereksiz şakanın izlerini arayarak yüzüne baktıysam da çok ciddi görünüyordu! 'Yok canım' dedim kendime, muhtemelen dediğini yaptırmak için böyle görünüyordu.

"Poponu o yataktan bir dakika içinde kaldırma ve ben de zevkle ne kadar ciddi olduğumu göstereyim," dedi dudağının bir tarafı hafifçe yukarı doğru kalkarken.

"Buna cüret edemezsin!" dedim ama fark etmeden yatağın diğer tarafına kaymıştım bile.

"Pekala sen bilirsin." Omuzlarını silkip yatağa doğru bir adım attı. İkinci adımını atmasına fırsat vermeden, kendimi bile şaşırtan bir hızla yataktan çıkıp banyoya koşmamı sağlayan, gözlerinde gördüğüm 'kesinlikle bunu yapacağım' bakışıydı.

Düşünmeden kıyafetlerimden kurtulup... Siktir! Üzerimde iç çamaşırlarımdan başka bir şey yoktu! Aynada bembeyaz olmuş yüzümü tanımakta güçlük çekiyordum ve sırtımda çizikler vardı. Offf! Anlaşılan Ozan'dan çok kendimi hırpalamışım. Bütün bir geceyi hiç tanımadığım bir adamın odasında baygın halde ve üzerimde sadece iç çamaşırlarımla –ki beni soyanın o olduğunu düşünmemeye çalışıyordum– geçirdiğime inanamayarak kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Hızlı bir duşun ardından, saçlarımı havluya sarıp bornozu üzerime geçirdim.

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin