~Bölüm 2~

680 75 5
                                    

İstanbul – 1 Yıl Sonra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İstanbul – 1 Yıl Sonra...

Son birkaç ayda Handan teyze ve eşi Ahmet amcanın dostluk dolu destekleriyle, düzenimi yeniden kurdum. Hayatımın her alanında şansım dönüyordu. Bir yıldır üzerinde çalıştığım, şirketin genişleyebileceği kârlı alanlar ve bunun için atılabilecek adımları, kaynakları içeren projem Londra'ya kadar ulaşmış ve beğeniyle kabul edilmişti. Şirket yöneticilerinin kararıyla bundan sonra bir ayağım Londra'da olacak, sürekli seminerler ve raporlar için gidip gelecektim. Eğer Londra'yı da başarıyla aşarsam, şirketin yıllık toplantısında benim projem de sunulacak ve belki de genel merkeze Modena/İtalya'ya kadar uzanacak bir başarı gösterecektim.

Ahmet amcanın da yardımlarıyla yeni görevime hazırlanıyordum. Hemen her akşam çalışmam için bana bir yığın dosya veriyordu. Personel, muhasebe, raporlar, satışlar, yurtiçi-yurtdışı... Şirketi ve işimi ilgilendiren her şeyi öğreniyordum ve hafta sonları da birlikte üzerinden geçip
fikir alışverişi yapıyorduk.

Sonunda bir akşam bana, artık hazır olduğumu, bundan sonrasına iznim sonrasında devam edeceğimizi söyledi Ahmet amca. Yirmi günlük yıllık iznimin üzerine on gün de kendisi ekleyerek, tam bir ay izin verdi. "Git," dedi. "Git iyice dinlen. Gez, dolaş ve tüm enerjini toplamış
bir halde yeni görevin için geri gel!"

Bana da söz dinlemek düşmüştü, zaten oldum olası aklımdaydı Mısır'a gitmek. Rezervasyonlarımı yaptırdım ve yirmi günlük Mısır tatiline gittim.

Daha uçak inmeden kalbim deli gibi çarpıyordu. Havaalanından bindiğim takside, uzaktan uzağa hayranlık duyduğum ülkenin görebildiğim her noktasını hafızama kazımaya başlamıştım. Tüm ülkelerde adet olduğu üzere turist bulduğunda sömüren taksicinin de yardımlarıyla oldukça
doyurucu bir hoş geldin turunun sonunda, otelime yerleştim. Yemeğe indiğimde, hiç bilmediğim bir yere tek başına gelmiş olmaktan dolayı biraz tedirgindim. Bu ilk defa yaşadığım bir tecrübeydi. Tabağıma yiyebileceğimi düşündüğüm bir şeyler almaya çalışırken salata sandığım bir yığının kaşığını elime aldığımda, biri kulağıma eğildi.

"Şehri gezmek istiyorsan o şeyi yeme!" Kimsenin kişisel alanıma bu kadar yaklaşmasından hoşlanmadığımı belirterek sinirli bakışlarla ona döndüğümde, çatılmış kaşlarıma aldırmadan karşımda gülümseyen yüzüyle duruyordu. "Hadi ama bana öyle bakma. Biliyor musun, aslında
kimseye böyle bakma! Tanrım gerçekten korkutucu görünüyorsun. Neyse sadece uyarıyorum o şeyi yemek istemezsin. Ciddiyim, tecrübe konuşuyor" dedi.

Tanımadığım birinden böyle samimi bir yaklaşım görmek garipti, kısaca teşekkür edip hemen ilerledim. Dev açık büfede birkaç parça tavuk bulduğumda iştahla tabağımı doldurup, bahçede yeşilliklerin içinde bir masa ararken, az önceki davranışım yüzünden bir yandan da kendime
kızıyordum. Adamcağızın tavrında ne bir aşırılık vardı, ne de art niyet. Ne diye böyle saçma davranmıştım ki! Ne zaman bu kadar nemrut biri olmuştum? İşte o an da bu tatilin amacını tekrar hatırladım.

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin