~Bölüm 45~

264 36 0
                                    

Gözlerimin önünde canlanan sahnelerin dehşetini, iliklerime kadar hissederek, uyanmaya çalışıyordum ruhuma işleyen karanlığın buz gibi soğuk ellerinden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimin önünde canlanan sahnelerin dehşetini, iliklerime kadar hissederek, uyanmaya çalışıyordum ruhuma işleyen karanlığın buz gibi soğuk ellerinden. Yatağın diğer tarafına uzandım, çaresizce içimi ısıtacak tek sıcaklığı arayarak. Karanlıklarımı aydınlatacak ışığıma sığınmak, unutmak istedim nefesimi tıkayan, kalbimi durduran bu kâbusu.

Ellerim boşluğa düştü. Bir şeyler derimi çekiştiriyor olsa da aldırmadan, bu kez diğer tarafa uzandım. Bir kez daha boşluğu bulduğunda, açıldı gözlerim. Yanı başımda, kalbimin yerinden çıkmaya hazır telaşlı atışlarına eşlik eden mekanik seslerle, telaşla doğruldum. Gözlerim odanın içinde Lena'yı arıyordu, olmadığını bile bile.

Jillian'ın buruk gülümsemesini gördüğümü sandığımda, hâlâ uyanamadığımı düşünerek sımsıkı kapattım yeniden gözlerimi.

"Rob."

"Lena nerede Jill?" Gözlerimin önünde Lena'nın sürüklenerek odadan çıkarılışının görüntüsü asılı kalmıştı sadece. Ne öncesi vardı tam olarak, ne sonrası...

"Rob! Lütfen! Artık kendine gelmek zorundasın. Hepimizin, senin ayağa kalkmana ihtiyacımız var ama en çok..." Jillian'ın sesi bir fısıltı halini almıştı sonlara doğru.

"Lena iyi mi Jillian? O... O, yaşıyor mu?" Dudaklarımdan zorlukla, acıtarak dökülen soruya gelecek cevabı beklerken gözlerine dikmiştim bakışlarımı. Korkuyla, umut birbiriyle yarışıyordu içimde.

"Yaşıyor."

Korkuyla düğümlenen nefesim ciğerlerime ulaşıyordu uyandığımdan beri ilk defa. Görmeli, emin olmalıydım! Kolumdaki serumu, parmağımdaki mandalı söküp attım. Kalkmaya çalışıyordum, Jillian'dan gelen 'ama'yı duyana kadar...

"Ama zamana ihtiyacı var. Sana ihtiyacı var..." Bir an sıkıca kapattı gözlerini Jill, derin bir nefes aldı. "İyi değil Rob, kırık bir bebek gibi. Her yanı sargılar, kablolarla sarılı öylece yatıyor..."

"Beni ona götür hemen!" Ayağa kalkmamla, tekrar yığılmam bir oldu. Jillian omuzlarımdan bastırıp yatırmaya çalışıyordu.

"Hiçbir yere gidemezsin! Zorla verilenleri geç, dün geceden beri bir yığın ilaç verdiler sana. Ayağa kalkamazsın. Bekle de doktorun gelsin lütfen."

"Görmem gerek Jill! Kalkmama yardım et."

"Çok iyi anlıyorum inan ama onun için, önce sen iyi olmak zorundasın! Sen güçlü olmazsan o da olamaz. Söz veriyorum götüreceğim seni."

"Piç kurusu öldü mü?"

"Evet. Sen bir çeşit kriz geçiriyormuşsun. Seni tutmaya çalıştıkları sırada, sürünerek silahına uzanınca dedektif onu vurmuş. Sanırım dedektif vurmasaydı da ölürmüş, neredeyse tüm kemiklerini kırmışsın. Diğerini de alt katta ölü bulmuşlar... Neler oldu Rob?"

Geçmişin Gölgesinde (Kitap/Yeniden Yayımda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin